Yönetmenliğini Serdar Akar’ın yaptığı “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar “ filminin bir yerinde “hayat fena halde futbola benzer “repliği geçer. Gerçekten hayat kimilerimiz için bir futbol maçıdır adeta. Sadi Ekiz ’in yaşamı da öyle…
Yedi çocuklu aile takımının 4 numarasıdır. Ama o küçük yaşlarda oynamaya başladığı futbolda 1 numara olmayı seçer. Yani kaleci. Kaleci yalnız adamdır. Kaleci takımın kalan 10 oyuncusunun sırtını döndüğü adamdır. Kaleci tüm takımın en güvendiği kişidir. O kaleciliği tüm bunları bilerek seçti. Hiçbir şey tesadüfi değildi. Kaleciliğe ilk başladığı mahallenin adının da Kale olmasından başka hayatında başka bir tesadüf yoktu. Sonraki yıllarda Fatsaspor, Orduspor, Çanakkale Deniz Gücü, Ereğli, Demir Çelikspor ve Kütahyaspor’un kaleleri ona teslim edildi. Hayatında zorlu maçlar başlamıştır artık. İlk olarak babası 3 abisinin memur olmasından dolayı genç Sadi’nin futbolu bırakıp eve yani memlekete dönerek kendisine yardımcı olmasını ister. İşte bu bir kaleci için gelen bir yan toptur.
Topa çıkıp çıkmama kararsızlığı yaşayan kaleci ile aynı duyguları yaşar. Geri dönme durumunda çok sevdiği futbolu bırakmak zorunda kalacaktır. Oysa 2.lig oyuncusudur ve geleceği de parlaktır. Ama baba daha ağır basar ve eve döner. Böylece ilk golünü yemiş olur hayattan. Hemen peşine ikinci golünü yer. Bir yer davasından hapishaneye girer. Hapishanede sol açık oynayan gençlerle tanışır. Onlardan hayat denilen futbol oyununda devrim yapmak için ne yapılması gerektiğini öğrenir. Çıktığında daha dirençli bir olur. Onun güvenirliğini duyan devrimci düşler terzisi Fikri Sönmez onu yanına alır. Bir süre sonra şoförlüğünü yapar terzinin. Derken 12.adam değil ama 12 Eylül sahaya iner. O arkadaşları ile dağlara kaçar. Sonra kendi isteğiyle teslim olur. Ağır işkenceler uygulanır. Sonra polisler tarafından Çullu tepesine götürülür. Polis ona “kaç” der. Polislerle göz göze gelir. Tıpkı bir penaltı anında penaltı atacak futbolcu ile kalecinin göz göze gelmesi gibi. Polisin gözlerine bakar ve durumu anlar. Tutanakta kaçmaya çalışırken vuruldu yazar. Oysa bunu yazanlar bilmezler ki “Top yok iken kaleciler asla kaleyi terk etmezler.”
Ölüm tarihi 1 Kasım 1980. Hayat bu veda tarihini bile futbol dili ile söylüyordu bize. Kasım ayı yılın 11.ayı yani bir futbol takımı oyuncaları sayısı kadar. Hangi gün? 1. gün yani takımın 1 numarası; tabii ki kaleci. Hayatında tesadüfler yok dedim ama hayata veda ettiği gün, hayatta ona çok büyük bir tarih tesadüfünü oynamıştı.
Hayat fena halde futbola benzer. Futbolun yazılmamış kurallarından biridir.” Her maçın rövanşı vardır.”
Not: Sadi Ekiz hiç kova kaleci olmadı ama arkadaşları ile beraber o yüreklere kova kova su serpti.