Geçmişten beri sayısızca köyümüz var diye övünürdük. Avrupa birliği sorunu çıkınca uyum şeklimizi köylerimizden ayrılmakta bulduk. Çözüm aramak yerine okullarımızı kapatıp, şehre göçmeye başladık. Halbuki camilere atadığımız imamlar gibi iki üç tane öğretmen atasaydık ne olurdu? Hemen hemen bütün köylerimizde artık telefon, şebeke internet vs. neredeyse hepsi var. Onca şeye rağmen yene de öğrencilerimizi taşımalı eğitime tabii tuttuk. Eskiden öğretmenlerimiz anlatırlardı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde çalışmanın zorluklarını anlatırken, en önemli mesele olarak ulaşımı söylerlerdi. Şimdi ise bu sorun ortadan kalkmış aynı köyün çocukları taşımalı eğitimle okutuluyor. Birleştirilmiş sınıflarda eğitim vermek tabi ki zordur. Aynı ortamda birinci ikinci üçüncü sınıflara ders anlatmak verimi de düşüktür. Sonuç olarak yüzlerce köy okulu kaderine terk edildi. Artık sahipsiz evler gibi köy okulları da bu sonuca uğramaya başladı. Camlar çerçeveler… dökülmeye başladı. Düşünüyorum da sanki insanlarımız eskiden değerlerine daha fazla sahip çıkıyordu.