“Artık öyle bir zamandayız ki…
Her ortamda her muhabbette aynı konu. Zam üstüne zam. Her şeye zam geldi. İki gün arayla markete gidiyoruz. Bu nedir? Aynı aldığım ürün iki tl üç tl zam gelmiş.
‘Zenginin parası, fakirin çenesini yorarmış ya’
Bizim durumumuz da öyle açıkçası.
Hükümeti eleştirsek vatandaşı dikkate alan yok;
Eş dostla sohbet etsek bakalım düzelir inşallah;
Gazeteler de yazı üzerine yazı;
Televizyon haberlerinde yine aynı şeyler.
Neticede aynı şeyler konuşuluyor. Sizce biter mi?
Tabi ki de hayır.
Yarın seçim olsa başka devir gelse ertesi gün yine aynı şey olacak. Hani futbolda ikinci devrede kaleler değişir ya. Şimdi hükümet değişse yenisine yüklenmeye başlarlar.
Ne olacak bu Türkiye`nin hali?
Ne zamana kadar sürecek?
Her kafadan ayrı sesler.
Önlem alınmazsa ne olur? Vay halimize.
Geriye doğru baktığımız da kamu bankalarımız çeşitli alanlarda hizmet vermek için kurulmuş, sayısız işler başarırdı. Satıp satıp bitiremediğimiz o kamu işletmeleri. Hani şimdi nerede?
Onlar yoksa ortaya yenilerini getirmek bir şeyler yapmak yıllar alacaksa yarınımız için neyin beklentinizi yaşayacağız?
Ekonomi deyince aklımıza hemen fabrika banka gelmesin. Ekonomi tanınmaktır. İstikrardır. Bağımsızlıktır.
Her geçen gün yine bütün olumsuzluklar peşimizi bırakmıyor. En pahalı benzin, doğalgaz, ekmek vs. bizde. Gelir dağılımın da ki düzensizlik yine bizde. Çalışanın yanında esnaflarda şikayetçi. Ama hükümete bakarsan istikrarlıyız. Nasıl istikrarsa artık?
Vatandaşın mutluluğu fiyatların düşmesi değil, ekonomi de ki kazancımızın kişi başına düşen gelirimizin yükselmesinde. Bunu fark edip konunun bu olduğunu bilmekte yarar var…”