Ülkem adına endişelendiğim konu; iktidarın olaylara /gerçeklere olan hamasi yaklaşımı ve Rıza Sarraf Davası’nın ülke için sonuçları..
Çünkü rüşvetçi ve dolandırıcı bu genç adam yüzünden koca ülke ve dolaysıyla masum vatandaşlar zarar göre görecek diye kaygılıyız.
Koca ülke bir Rıza Sarraf davası için itibarını bir İranlı dolandırıcının iki dudağı arasına terk edilemez.
Bir çok duyarlı yurttaş gibi;
Ülkeye zarar vereceği ve Türkiye’ye karşı ekonomik bir silah gibi kullanılmasından dolayı MİLLİ bir bakış açısı ile devletimi ve milletimi korumak derdi bir yanda, böylesi önemli bir konuyu da ellerine yüzlerine bulaştırıp ülkeyi bu çıkmaza sürükleyenlere kızgınız.
Bunca kokusu çıkmışken, tüm REZA letler ortaya dökülmüşken, sadece partizanca bu kimsenin arkasında durdular. Oysa o gün muhalefeti ve sağduyulu insanları dinleseler ve adil bir yargılama ve soruşturma olsaydı.( İran bunu yaptı) Şimdi bu endişelere kapılmayacaktık. Ortada ülke olarak bizi ilgilendiren bir pislik ve rezalet varsa bunu yine temizleyecek yine biziz. Pisliği başkasına temizletmenin bedeli vardır. Kaldı ki; adil, demokratik bir hukuk devleti kendine ait davaları başka ülkelere bırakmamalıdır. Bu durum ülkenin itibarını sorgulatır.
Her şeyin başı sonu hukuk ve adalet… her konuda olduğu gibi muhalefetten gelen her konuyu itiraz edip, Allah bir bile desek karşı çıkan kindar, öfkeli ve önyargılı yaklaşım olmasaydı şimdi iktidar ve hükümetin de eli güçlü olacaktı.
Suriye, Irak, Ergenekon, Balyoz, Fetö ve Rıza sarraf ve bakanların yolsuzlukları için iktidar biraz eleştirilere kulak verseydi. Son yıllarda yaşanan krizlerin çoğunu yaşamayacaktı.
Ama hep aynı anlayış ve öfke ile;
Ben Bilirim
Siz Kimsiniz
Bu CeHaPe
Sizden mi öğreneceğiz
Kibiri, ön yargısı ve yaklaşımı ile aslında hata üstüne hata yapan yine AKP oldu.
Muhalefeti bırakın, kendi içinde ki sağduyulu insanları bile dinlemediler.
Devamlı En iyisini reis bilir, o ne derse doğrudur, o ne yaparsa doğru yapar, senden güzeli yok, senden daha fazla bileni yok, anlayışı ülkeyi bu hale getirdi.
Böylesi keskin dışlama, devamlı öfke ile kibirin harmanlandığı iklimde de kutuplaşma ve nefret tohumları ekildi.
Sonuç rüzgar eken fırtına biçer.
Kimse ama kimsenin yardımını, aklını ve katkısını istemeden kifayetsiz muhterisler, öngörüsüz danışmanlar ve siyasiler ile hem kendi başlarını yıktılar hem de ülkeyi ve milleti zora soktular.
Oysa dış politika bir birlik meselesidir. Dış politikada parti olmaz. Ama dış politikayı devamlı iç politika mezesi yaparak, ülkenin itibarını, dostlarını yok ettiler.
Şimdi tekrar düşünme ve yeni siyaset geliştirme zamanı.
Bu süreçte ülkenin yarısını temsil eden muhalefete hakaret ederek, nefret kusarak, öfke saçarak içine düştüğümüz Suriye bataklığından Rıza sarraf rezaletinden , Fetö kumpaslarından ekonomik krizden çıkma şansımız çok yüksek değil.
Bu kısır siyaset ve çatışmalar, içe dönük hesaplaşmalar bu ülke için ekonomik çöküntü, enerji ve zaman kaybından başka kazanım sağlanamaz. Kalın Sağlıcakla!