Radyoların hayatımızda olduğu , televizyonların henüz evlere gelmediği yıllara gidelim. gelin birlikte .
Her gün takip edilen diziler, saçma sapan evlilik yemek, dedikodu programlarının olmadığı yıllara.
ARKASI YARIN lar ve RADYO TİYATROSU vardı. Bilhassa kadınlar, sabah inekleri sağar, kahvaltılar yapılır, yayıklar yayılır çocuklar okula, kocalar bahçeye gönderildikten sonra radyonun başına geçip PİYES SAATİ beklenirdi.
Bin kanallı uydu yayınları içinde izlemeye değer bir program bulamayan günümüz insanı bir yana, sadece ses dinleyerek piyesleri takip eden, konuların devamını bekleyen ve komşulara anlatan annelerimiz vardı bizim.
Tek dert PİL idi. Çünkü her köyde elektrik yoktu. Çarşıya giden babalar veya kocalara pil ısmarlanır, onlar da sanata düşkünlerse veya eş ve kızının bu piyesleri izlemesine saygı duyuyorlarsa ses etmeden pil alır gelirlerdi.
Ama, bazı babalar ve kocalar da, “işin gücün Radyo dinlemek” diye kızıp bağırır ve ” daha yeni geçen hafta aldım ne çabuk bitti” diye kızar, PİL almayarak evdekileri cezalandırırdı.
Bu durumda bazı bayanlar, Arkası yarın’ın devamına veda eder ya da fırsatını bulursa komşuya gidip dinlerdi.
Bunun yanında CEP FOTO ROMAN ve GAZETE kültürü de çoktu.
Çarşıdan gelen ( Pazartesi günü şehre alışverişe inme) bazı babaların ceketlerinin dış cebinde dürülü GAZETE görürdünüz.
Dışındaki haberler ve siyasi yazılar BABALARI ilgilendirir ama orta sayfalarındaki magazin haberleriyle gazete ekleri GENÇLER’in takibindeydi.
Hele de, derdini kimselere açamayanların medet umduğu biri vardı ki, tüm Türkiye onu tanırdı.
Güzin abla, 70 li yıllarda gazetelerde, insanlara yardımcı olmak adına var olan biriydi.
O zamanlar, RUMUZ başlıklı kısa yazılarla dertler mektuba sığdırılıp gazeteye gönderilir ve Güzin ablanın cevabı beklenirdi.
Ama ( Rumuz) ne demek manasını bilmezdik.
Kişileri ifşa etmemek adına kısa ad, takma ad veya rumuz kullanılır ve medet umulurdu.
GÜZİN abla da, CANIM YAVRUM diyerek söze başlar, AŞK, SEVGİ, TÖRE ve CİNSELLİK konularında insanlara uzaktan yazarak yardımcı olurdu.
Hedefimiz çok yüksekti. Öyle ki bazı taleplerde,
– – Filanca düğünde, uzaktan bakıştığı sarı elbiseli kızı arayanlar bile Güzin abladan yardım isterdi.
Radyo dinlemenin alışkanlığıyla konuları anlamaya alışık olduğumuz o yıllarda insanların çoğu İYİ BİR DİNLEYİCİYDİ.
O zamanlar eczanelerde DEPRESYON İLAÇLARI satılmazdı.
Bugün psikologların ÜCRETLE dinleyerek ilaca boğduğu insanların anne baba dede ve büyükanneleri vaktiyle birbirlerini ÜCRETSİZ dinliyordu.
Dertleşme vardı, sevgi hoşgörü ve sabır vardı.
Eşyalar değil insanlar önemliydi.
ARKASI YARIN ‘larla büyüyen, Radyonun bitik pillerini kuzinenin üstüne koyup birkaç gün daha idere etsin diye ısıtan, gizlice CEP FOTO ROMAN , TOMMİKS , TEKSAS ZAGOR okuyan ve GÜZİN ABLA’ yı takip eden her kim varsa bu yazı onlara hediye olsun.
Herkese Selam,
Herkese Saygı.