Ülkemiz mutfak kültürü açısından dünyanın en zengin ülkelerinin başında gelir. Her bölgenin kendine ait bir mutfak kültürü vardır, kebap denince ilk akla gelen şehirlerimiz Adana, Gaziantep, Şanlıurfa olarak bilinir.
İç Anadolu’ya gidin Konya’nın etli ekmeğinden, Kayseri’nin mantısına kadar birçok zenginliğimiz vardır. Diğer bölgelere de baktığımız da mutfak kültürümüz tatlısından, kebabına ve hamur işi yemeklerine kadar zenginliğimiz say say bitmez.
Karadeniz bölgesine gittiğimiz de ise üzülerek söylüyorum ki bizleri zengin bir yemek çeşidinin beklemediğini görmekteyiz. Aslında bu durumun kendi içersin de bir tanıtım eksikliğinden kaynaklandığını söyleyebilirim.
Soruyorum sizlere;
Bir arkadaşınızın Karadeniz’e turistik seyahat edeceğini öğrendiniz de ona hangi bölgede, ne yemesini tavsiye edersiniz?
Sanıyorum hepinizden aynı sözleri duyar gibiyim, arkadaşınıza kendi ilçeniz de pide yemesini önerirsiniz ve en güzel pidenin memleketiniz de yapıldığını iddia edersiniz. Aslına bakarsanız Bafra’dan Trabzon’a kadar her il ve ilçe en güzel pidenin kendi şehirlerinde yapıldığını iddia eder. Bu durum bizlere şu gerçeği göstermektedir.
Karadeniz’e gelen misafirlerimize maalesef pide dışın da hiçbir şey öneremediğimizi ve tavsiye edemediğimizi bilmenizi istiyorum.
Neden?
Çünkü Karadeniz bölgesi Turizm’den yeteri kadar nasibini alamadığı için mutfak kültürünün de bu bağlamda gelişmediğini biliyoruz.
Aslına bakarsanız Karadeniz Türkiye’nin, hatta Dünyanın bile gıpta ile baktığı bir bitki örtüsüne sahiptir. Bu bölgede Dünyada yenilebilen otların yüzde 30’unun Türkiye’de yetiştiğini biliyoruz. “Türkiye’de ise bu otların yüzde 80’i Karadeniz Bölgesi’nde yetişmektedir. Karadeniz Bölgesi’nde 1.878 yenilebilir ot çeşidi vardır.’’
O otların bazılarını hatırlayalım mı?
Böğürtlen, Kır çileği, Diken ucu (Melevcan), Fındık mantarı (Tirmit), Gücükdene, Hoşuran(ısırgan), Galdirik, Kara kabak, Pancar, Pezik (pazı), sakarca, Taflan, Tavuk mantarı (Tirmit), Yayla bezelye (Tanesiz bezelye).
Biliyorum ki ben bunları sıraladıkça sizlerden şu ot da var onu yazmayı unutmuşsun dediğinizi duyuyorum. Okurlarımızdan gelen ot çeşitlerini de yazsam biliyorum ki sayfalar yetmez.
Yukarıda yazmıştım bölgemizde yenilebilir 1.878 ot çeşidi vardiye, bizlere düşen sadece bu ot çeşitlerini değişik pişirme yöntemleri ile Karadeniz’in zengin mutfağı olarak bütün Türkiye’ye tanıtımını yapmaya çalışmak olmalıdır.
Yenilebilir ot çeşidi bakımından zengin bir coğrafyaya sahip olmamıza rağmen, bu ülkenin mutfak fakiri olmaktan kurtulamıyorsak, külahımızı başımızın önüne koyarak neden mutfağımızı zenginleştiremiyoruz ve tanıtamıyoruz diye düşünmemiz gerekmiyor mu?
Ama biz ne yapıyoruz?
Böyle zengin bitki örtüsüne sahip olan bölgemizi dünyaya tanıtmak yerine ilimizin %75’ini maden sahası ilan ederek yaşanmaz bir yer haline getirmeye çalışıyoruz.
Bütün çevreciler ayakta, yerel gazeteler gündemi hep sıcak tutmaya çalışıyor, ulusal basın kısmen konuyu takip ediyor, siyasiler konuyu meclise taşıyor ve önerge veriyor ama nedense her zamanki gibi AKP ve MHP oylarıyla reddediliyor.
Bence iktidarın siyasi gerçeği şu, siyanürle maden arama işine karşıymış gibi yapıyor ama el altından sürekli madencileri destekliyor. Çünkü sayısal anlamda bu kadar güçlü bir hükümetin çıkaracağı bir yasa ile bütün bunların önüne geçebileceklerini biliyoruz.
Durum tam da anlattığım noktadayken kararı Karadeniz halkı verecek.
Boynunuza ve kolunuza hiçbir zaman takamayacağınız altın mı önemli? Yoksa sizi dünyaya taşıyamaya aday Karadeniz’inzengin bitki örtüsü mü?