Gündemimiz tabi ki yerel seçimler . Günlerdir maç sonucu bekler gibi skor bekleyen kamuoyu, bunun karşısında yapılan açıklamalar.

Seçimin üzerinden tam 10 gün geçti ama hala ülkeyi bekleyen sorunların çözümü için çalışmaların bir an önce başlaması gerektiği unutulmuş ve bana göre gereksiz gündemi sıcak tutma çabalarına şahit oluyoruz.

Ekonomik şartlar unutulmuş, tarım, sanayi, hayvancılık her şey unutulmuş, varsa yoksa İstanbul büyükşehir belediyesi en büyük hedef olduğu anlaşıldı.

16 ülkenin nüfusundan fazla ve gelirleri de çoğu ülkeden fazla olan İstanbul için tarihi bir seçim dönemi yaşanıyor. Evet, ilk çıkan sonuçların Ekrem İmamoğlu’nun önde bitirdiği şeklinde olmasına rağmen itirazlar, iptal ve geçersiz oyların yeniden sayılması bile sonucu değiştiremediği tüm kamuoyunun önünde ispatlandı.

Seçimin itirazlarına tarafsız bakıldığında Akp haklı gibi görünüyor, ilk bakışta. Düşünün 34 ilçenin 25’ini kazamış ama bu sonuca tezat bir büyükşehir sonucu çıkmış. Elbette kabul edilebilmesi zor bu sonuçlara göre. İtirazları bunu baz alarak iptal edilmiş ve geçersiz oylar için itirazlara yapılması bana göre manidar.

Neden mi ? çünkü itirazlar tüm sandıklar için yapılsa anlaşılabilir ama kazanılan ilçeler için aynı taleplerin oluşmamasının sorgulanması gerektiğine inanıyorum.

Ama bana göre İstanbul seçimi daha ilginç bir sonuç ortaya çıkardı. Düşünün öyle birisi CHP adayı olarak gösteriliyor ki bütün bilinenlerin ve söylenenlerin tersine bir üslup ve kişilik olan Ekrem İmamoğlu Türkiye siyasetine damga vurmakta. Taraflı tarafsız büyük bir kesimin beğenisini kazandığı kesin.

Bir halk dili vardı; “daha önce başka adam mı var” deniliyordu. Şimdi var,

Namaz kılıyor, sosyalist, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, horon tepiyor, tartışma ve konuşmalarında asla ötekileştirmiyor, aksine birleştirici dil kullanıyor. Hatta en sert eleştirilerin karşısında olabileceği program ve sunucuların bile cesurca fikirlerini ve söylemlerinden taviz vermiyor.

Normalleşmek, ülkeye hizmet etmekten başka derdim yok diyen birinin önünü açmak ve ne yapabiliri görmek gerektiği kanaatindeyim.

Ama görüyoruz ki İmamoğlu’nun bu çıkışı Akp’nin tüm ayarlarını bozmuş olduğu açıkça görünüyor. Yukarıda yazdım, ilerisi için cumhurbaşkanlığı adayları arasında olabilecek bir profil olabileceği gerçeği asıl endişe verici kendileri için.

Bu endişe ve kaybediş, onları İmamoğlu’nun kayığına binmek zorunda bırakıyor? O kayığın nereye gittiği belli, bundan sonra ülkeyi nelerin beklediği az çok tahmin edilebiliyor.