Mazhar Tanrıkulu Fatsa’da ilk sanayi kuruluşunu hayata geçiren kişidir. Girişimcilik konusunda Fatsa’nın yetiştirdiği iş adamlarımızın da başında gelir. Ayrıca Fatsa için bir şeyler yapabilme isteği içinde hiç eksilmeden devam etmektedir. Bu amaçla kafasında canlanan düşünceleri zaman zaman gerçekleştirmiş, bazen de başarısız olmuştur.

Perşembe’de 100’den fazla kişinin çalıştığı balık havuzları Mazhar Tanrıkulu’nun yaptığı ARGE çalışmaları sonunda kurulmuş ve 20 yılı aşkın bir süredir verimli bir şekilde varlığını sürdürmektedir.

Kendisiyle yaptığım bir söyleşide; Fatsa için en uygun yatırımın çimento fabrikası kurmak olduğunu dile getirmişti. Gerekçe olarak da; hem ham maddenin hem de pazarın bir arada olması nedeniyle en azından nakliyeden kazanılarak piyasayla rekabet etme şansının yüksek olduğunu açıklamıştı.

Geçtiğimiz yıllarda bu konuda Japonya gibi sanayileşmiş ülkelerden de uzmanlar getirterek yaptığı araştırmalar sonucunda Fatsa’nın çimento için uygun olduğunu görmüş ve gerekli girişimleri yaparak “Fatsa Çimento” adlı bir kuruluş gerçekleştirmişti. Birkaç kişinin böyle bir yatırımı engelleme girişimleri onun şevkini kırmış, halkı karşısına alarak herhangi bir şey yapamayacağını açıklayarak işi oluruna bırakmıştı.

İş de oldu zaten. Fatsa Çimento fabrikasının kuruluşu engelendi. Bu işi engelleyenlerin amacı neydi bilmiyorum ama bildiğim bir şey var: Bu engelleme olmasaydı Fatsa’da bir çimento fabrikası çoktan kurulmuş ve en azından 300-400 kişi orada çalışıyor olacaktı.

Mazhar Tanrıkulu’nun Fatsa için Fatsa’da yapmak istediklerine bir başka örnek de Sazcılar Suyunun değerlendirilmesiydi. 2014 yerel seçiminden önce bu suyun işletme hakkının kendisine tanınması için Fatsa Belediyesi’ne verdiği dilekçenin takipçisi bendim. Ne yazık ki iki fakülte bitirmiş belediye başkanımız bu dilekçeye cevap verme zahmetinde bile bulunmadı.

İlkokul ve ortaokulu aynı sıralarda okudğumuz 60 yıllık arkadaşım Mazhar Tanrıkulu’nun Fatsa için düşünceleri arasında, Fatsa’nın çıkarını kendi çıkarından üstün tutacak kişilerden oluşan bir oluşum gerçekleştirmek de vardı. Bu konuda zaman zaman görüş alışverişinde bulunurduk. Öyle bir sivil toplum örgütü oluşturulsun ki, o kurumun yönetimi Fatsa’da herkesin güven ve takdirini kazanmış olmalı, dolayısıyla yönetimlerinden de kuşku duyulmamalıydı.

Bizim düşüncelerimiz henüz kafamızda taslak halinde iken sosyal medyada “Ahde Vefa” adlı bir derneğin paylaşımları dikkatimizi çekti. Birileri bizim düşüncemize benzer bir girişimi başlatmış olmalı diye düşündük. Yakın takibe aldık, takibe de devam ediyoruz.

Ancak ben geçtiğimiz günlerde hem hukuki, hem de ahlaki açıdan herhangi bir sıkıntı yaratmayacak bir yazımı gönderdim. Önce yayınlandı, ancak aradan birkaç saat geçtikten sonra yayından kaldırıldı. Hal böyleyken doğal olarak benim kafamda “acaba birileri baskı mı yapıyor, yoksa ahbap çavuş ilişkileri çerçevesinde birilerinin hatırı için mi kaldırılıyor” gibi bir soru işareti uyandı.

Yukarıda vurgulamıştık, Fatsa’nın çıkarı önde olacaktı. Benim o yazımda gerçekten Fatsa’nın çıkarı soz konusuydu. Öyleyse hiç kimsenin etkisinde kalmadan yayımlanmalıydı.

Ahde Vefa derneğinin sayın başkan ve yönetim kurulu üyeleri bu yazımı okuduktan sonra o paylaşımı yeniden gözden geçirmeli diye düşünüyorum ve gerekirse de yeniden yayına konulmalı diyorum.