Kahvaltı yaparken 8. Sınıfta okuyan kızımla, ilk defa denebilecek bir diyalog geçti, aramızda. Kızım bana Sedat Peker videolarıyla alakalı düşüncemi sordu. Cevabı aldıktan sonra da benim görüşlerimi karşısında veya yanında, kendi fikrini beyan etti. Memnun oldum. Kızım büyüyor.

Genlerimizde yer alan toplumsal hassasiyet onda da var. Olaylar ve konular hakkında kendisini konumlandırmaktan ve bunu dile getirmekten çekinmiyor…

Sondan başa mı yoksa baştan sona mı yazayım düşünürken bu yazı çıktı ortaya. Defalarca değiştirdim, düzelttim, sadeleştirdim. Devletini seven herkese, bu videolardan anladığımı, doğru aktarmak için uğraş verdim.

Önce kızıma verdiğim cevabı aktarayım;

Biz herhangi bir konuda, devletimizin kurumları, O kurumların temsil makamlarında bulunan şahsiyetleri hedef alınmışsa safımız bellidir. Devletimizin yanında yer alırız. Konuşulan ve iddia edilen mevzuların içeriği ve sunuş şekli ne olursa olsun veya nasıl sunulursa sunulsun, bu durum değişmez. İçeriği araştırmak ve hesabı sormak devletin işidir. Dolayısıyla Sedat Peker iddialarıyla alakalı tavrım nettir ve değişmeyecektir. Şimdi asıl konuya dönelim

Videolarda Zamanlama faktörü…

Günlerden Kudüs.

İsrail, Filistin’de Kudüs te oturan bir ailelere baskı ve zulmünü arttırmış, evlerini ocaklarını dağıtarak gasp etmiş, sürüyor, tutukluyor, öldürüyor vs. Türkiye atakta ve ayakta.

Cumhurbaşkanı’mızın ve dış işleri bakanımızın gösterdiği tepkiyle birlikte, yaptığı görüşmeler daha bir dikkat çekici hale getiriyor konuyu. Filistin ayakta. İntifada başlamış. Müslüman kardeşlerimiz Mescid-i Aksa yı işgal planı olan İsrail’e karşı top yekûn direnişe geçip, Kutsalımız olan mabedimize sahip çıkıyorlar. Dünyanın dört bir yanından İsrail’e tepkiler yükseliyor. İsrail kınanıyor. BM de İsrail aleyhine kararlar çıkıyor.

En önemlisi;
‘Türkiye Kudüs’e asker göndermeyi konuşuyor.’ Tam da bu dönemde gündem değişti!!! Hep böyle oluyor. Türkiye kafasını kaldırıp şöyle etrafındaki sorunlarla ilgilenmeye başlayınca hemen içerde bir şeyler oluyor.

Bu sefer videoyla oldu. Neler vardı vidolarda?

Peker’in konuşmalarının satır aralarına dikkat edince en başından itibaren sayın iç işleri bakanı üzerinden doğrudan devletimizi ve o devletin başı olan sayın Cumhurbaşkanımızı hedef aldığı anlaşılmaktadır. Üstelik her videonun sonunda, yayvan yayvan konuşup, gülerek dalga geçiliyor bir de.

Türk Devlet geleneğimizin ezeli ve ebedi düsturu olan, Devlet ebedi müddet ve Başta Rusya olmak üzere batılı devletlerin endişeli bakışları arasında 250 milyonluk Türk Dünyası’nı birleşme hayaliyle oluşturulan Türk Keneşi ve Turan’ la açık açık dalga geçiliyor.

Devletçi, milliyetçi, ülkücü, Turancı olduğunu iddia eden birinin zavallı hallerini izledim ilk üç videoda.

Tayyip abi dediği ve saygı duyduğunu söylediği sayın reis-i cumhurumuzun ‘dindar nesil yetiştireceğiz’ söylemiyle dalga geçmesi ilk üç videodan birinde gerçekleşti. Devletin kurumlarını, temsil eden kişiler üzerinden töhmet altında bırakmaya çalıştı. Şimdi bir düşünmenizi istediğim şey şu; Bir adam kanundan ve Türk adaletinden kaçıyor. Bu adamı yakalamakla sorumlu kurumlar emniyet teşkilatı. En tepesi iç işleri bakanlığı. Bu zanlı yakalanmamak için kaçıyor. Derin devletle bağı olduğunu, devletçi olduğunu, devletin delisi ve serdengeçtisi olduğunu yani devlet için can vermekten çekinmeyeceğini iddia eden bu zanlı, can telaşına düşüp, devletin, kendisini yakalamakla görevli kıldığı kahraman Jandarma ve Polis teşkilatlarının zafiyet içinde olduğunu birilerinin adamı olarak liyakatsiz insanlardan oluştuğunu iddia ediyor. O şerefli devlet görevlileri ve makamları üzerinden, kurumların ve devletin itibarını zedelemeye kalkıyor. Bunu da bilerek veya bilmeyerek, Türkiye düşmanı gizli servislerin kucağına oturarak sloganlar atarak yapıyor. Bu kucak çocuğu, kendisini, her şeye ve her türlü zorluğa rağmen devletin Gerçek Serdengeçtisi olmaktan vaz geçmeyen Çatlı ve Çakıcı gibi yiğitlerle eş tutuyor anlaşılan. Zavallı… Reis diyorlar… Ben se Rezil diyorum. Bir tarafta devletimizin şerefli mensupları ve temsil ettiği kurumlar var, Bir tarafta terörle mücadelede destanlar yazmış, şehitler vermiş JÖH – PÖH var, Bir tarafta 15 Temmuz’da yalın kılıç TRT’yi işgalcilerden temizleyen, Bayram seyran demeden sınırlarda, dağların tepelerinde emniyet birimlerimizin yanında olan Sayın İçişleri bakanımız Süleyman Soylu var. Bir tarafta dünyaya kafa tutan, mazlum neredeyse yanında olacağız diyen, dünya 5 ten büyüktür diyen, Türkiye’nin manevi sınırlarına kazık çakan, savunma sanayide dev projelere imza atan Reis Recep Tayyip Erdoğan var. Bir Tarafta Devlet Ebedî Müddet var, Turan var, Kızıl Elma var, Mekke Medine Kudüs var. Siyah Sancak var. Diğer tarafta olmaya çalışanın ÇAPI YETMEZ.. Evet, videoların yayınlandığı tarih ve oluşturduğu gündem, İsrail’in ve Amerika’nın işine yaradı. Türk kamuoyunun magazin sever kesimi pembe dizi izler gibi müptelası oldular videoların. Gerçek hayatta yüzüne bile bakmayacakları kanun dışı bir adama sempatiyle bakmaya başlandı. Filistin unutuldu, Kudüs unutuldu, Mazlumlar unutuldu. Tıpkı Mavi Marmara baskınında olduğu gibi.. Orada da kamuoyunun İsrail’ olan öfkesi, direnci, birlikteliği ve savaş istiyoruz ‘a varan tepkisi FETÖ nün bir açıklaması ile dinginleşmiş, İsrail’in yaptığı yanına kar kalmıştı.

Uyanalım artık. Devletimizi böyle müptezellerin iddiasıyla infaz etmeye kalkan bir takım güç odaklarının tuzağına düşmeyelim.

Bu devlet her ne olursa olsun karşısına koyulan tuzakları bir bir bozarak Allah’ın izniyle ayağa kalkacaktır. Dünya mazlumları Türkiye’yi bekliyor. Dik durmak yakınlarımızı uyarmak gerek. Samimiyetle devletimizin arkasında durmak ve kurumlarına güvenmek gerek.

Gelecek ay, eğer bir değişiklik olmazsa bu konuyu Sedat üzerinden Türkiye’ye Afganistan’da kurulan tuzağı yazacağım. Takipte kalın.