Zaman zaman yazdığım yazılarda veya sohbetlerde dile getirdiğim bir konu var; Atatürk devrimleri bir başlangıç değil sonuçtur.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, sıfırdan kurulmuş bir devlet değildir.

Kurumlarıyla beraber, Devlet-i Aliye’nin, Osmanlı’nın devamıdır.

İsim değişmiştir. ama bayrak aynıdır.

Büyük millet meclisi Meclis Meclis’i Mebusanın devamıdır Meclisi mebusan kapandıktan 10 gün sonra kurulmuştur. üyeleri İstanbul’dan gelmiştir. Padişah a bağlık bildirerek açılmıştır.

. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Harb okulu, Ordusu, Hariciyesi, Vakıflar ve padişah mühürlü Fermanların geçerliliği,

Hepsi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Osmanlının devamı olduğunu gösterir.

Atatürk ise Devlet-i Aliye’nin vatanı kurtarsın diye görevlendirdiği bir Osmanlı Paşasıdır.

Ancak Başkent işgal edilmiş ve bütün kurumları düşmanın eline geçmiş olan Osmanlı’nın, Selçuklu’ dan dev aldığı bayrağı devretmesinin zamanı gelmişti.

Sultan Vahdettin de öyle yaptı. Vatanın emin ellerde olduğunu gördü ve gitti.

Yeni Kurulan Cumhuriyet, ayakları yere sağlam basan, ne olduğunu ve ne istediğini bilen bir Cumhuriyetti.

Atatürk’ün elinde bir ajanda vardı. O ajandaya göre icraatlar ve hamleler yapılıyordu. Kılık kıyafet devrimi İkinci Mahmut’tan gelen bir süreçti.

Ordu’nun modernizasyonu,

Dini cemaatlerin kontrol altına alınması

Şeyhül islam makamının yetkilerinin tartışılması,

Tekke ve zaviyeler kanunu ve diyanet işleri başkanlığının kurulması, Hepsi, ortak bir akılın ürünüydü. Ayrıca eski devlette sıkıntı yaratan konulardı

BU yazdıklarımı anlamak için öyle senaryo yazmaya gerek yok.

Nasıl ki dinimizi anlamak için Resulullah’ın sünnetine yöneliyorsak, Atatürk’ün de özel biri olarak yetiştirildiğini, hayatına ve görev yaptığı memleketlere bakarak anlayabilirsiniz.

İyi bir asker ve iyi bir komutandı. Devletin oğluydu.

Kendi başına karar alarak yapmadı hiçbir şeyi. Emirleri Devlet-i Ebed-i Müdde(t geleneği ile Türk Devlet aklının talimatlarını almış ve uygulamıştır. (K.YUDAKUL)

Osmanoğulları, Ailesi, Devlet-i Ebedi müddet ülküsü içerisinde Selçuklu’ dan devraldığı yetkiyi, Türkiye Cumhuriyetine devretmiştir. Sancak Türkiye Cumhuriyeti devletindedir.

Osmanoğulları, İslam’a hizmet için çok çalışmışlar ve epey bedel ödemişlerdir. Allah onlardan razı olsun.

Ancak rejim değişmiş, saltanat kaldırılmış, görevleri bitmiştir. Yönetme arzularını, Diğer bütün TC vatandaşları gibi yurttaşlık hakları dahilinde elde edebilirler. Özel bir görevleri, ayrıcalıkları, yoktur.

Ez cümle görev bitmiştir. Ama ajanda hala daha devrededir. 2. Mahmut tan Genç Osman’a kadar , Genç Osman’dan Abdülhamid Han, Oradan Mustafa Kemal, Menderes, Özal ve en nihayet Recep Tayyip Erdoğan a kadar taşınan süreçte Ajanda işliyor.
Türk Devleti tekrar güçlendi.

200 yıllık ricattan çıkıyor.

Yurtta Sulh Dünyada Sulh düsturu ile beşinci diplomatik ağını kurarak

Güney Amerika Güney Afrika, Orta Afrika, Orta Doğu Arap yarımadası, Kuzey Afrika, Kafkasya, Kuzey Karadeniz, Balkanlar, Orta Avrupa, Türkistan Güney Asya, Sibirya ve daha ve nice memleketleri birbirine ve Anadolu’ya bağladı,
Türkiyem mazlum halkların hamisi oldu, Fransa yı Afrikadan, Amerika’yı balkanlardan sildi attı.

Aynı anda 11 tane vilayetinde h,iç de doğal olmayan bir biçimde Deprem yaşadı. 124 milyon dolar maddi, zarar binlerce de insan kaybı yaşadık.

Anak yatırımlar ve kalkınma hız kesmedi.

Biz Atatürk devrimlerine, develet-i Aliye’ye, Develt-i Ebed-i Müddet ülküsüne , bağlıyız..

Devletimize bağlıyız ve gücünü biliyoruz. Gücüne inanıyoruz.

Bu vesile ile her kese sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sağlıcakla kalın