FINDIKÇILAR ! AMAN ÇOCUKLARINIZI İYİ TEMBİHLEYİN!

Horozun birisi bir gün çöplükte eşinirken İNCİ bulmuş .

Alıp doğruca Kuyumcuya götürüp;

Sen bunu al, yerine bana MISIR ver, O benim daha çok işime yarar. ” demiş.

Son yıllarda yeni nesil gençler tarafından Fındık bahçelerinin değersizce SATILDIĞI, hatta anne babaların ikna edilerek yok pahasına SATILMAYA zorlandığını duyuyor veya şahit oluyoruz..

Meselenin özüne indiğimizde, ailelerin vaktiyle uzun süre köy hayatı yaşadığı, bedenen çalışmanın yorucu ve yıpratıcı olmasının etkisiyle çocuklara sürekli ;

— OKU ve KÖYDEN KURTUL, YOKSA BAK BİZİM GİBİ YEVMİYECİ OLUP, DANA ÇOBANI OLURSUN! demesiyle, Köy yaşamının değersizleştirilmesini görürüz.

Köy hayatı gericilik, şehir ise çağdaş ve modern yaşamın olmazsa olması olarak özendirildi.

Bir çok aile,köydeki evlerin kapısına kilit vurarak okul dönemleri şehre taşındı.

Çocuklar, okula, evdeki çalışma odasına ve haftasonları da büyük paralar verilerek dershanelere hapsedildi.

Zavallı bu çocuklar, Doğanın ve hayvanların aslında insanlara mutluluk takviyesi için yaratıldığından habersiz boş zamanlarını gizli kaçamak bilgisayar oyunları ve İnternet sitelerinde geçirdiler.

Hala da öyle yaşıyorlar.

Vaktiyle deredeki balıkları izleyemediler, bir kuşun nasıl yuva yaptığını göremediler.

Kedinin köpeğin, civcivin, tavuğun verdiği huzuru hissedemediler.

Odalarda ve Okullarda geçen hayat onları köye, bahçelere ve Fındığa DÜŞMAN etti.

Bugün çevremize baktığımızda Ağustos ayı gelince

FINDIK TOPLANACAK diye strese giren bir sürü insan görüyoruz.

Ailesiyle sırf bahçeye girme yüzünden kavga eden çok tanıdığımız var.

Köyündeki yıllık Fındık gelirinin yarısı bile etmeyen MAAŞI kabullenip köye tercih eden, ağacı ve kuşu hafta sonu bir yerlere pikniğe giderse ancak görebilen bu nesil için MASA BAŞI VE CAM KIYISI iş hep cazip oldu.

Şehirde her türlü sıkıntıyı çekmeye razılar ve Fındık bahçesi görünce ÖCÜ görmüş gibi oluyorlar.

Bu yazıyı neden yazdık ?

Asıl vurgulamak istediğimiz, bu nesil, toprağın ne demek olduğunu, ne büyük bir nimet olduğunu bilmiyor.

Hele de köy denilince aklına Fındık bahçesini getiriyor.

Fındığın başına gelen hastalıkları, ilaç, tırpan, toplatmaydı ve bir de yanlış giden fiyat politikalarını görünce hepten soğuyor.

Gençler! ,

Topraklarınızı Fındık bahçesi olarak görmeyin. Onlar sizin geleceğinizdir.

Fındığı kesip atsanız kalan toprak ARSA’dır. Böyle düşünün.

Bu gün için kariyer sahibi ve güzel mevkilerde olabilirsiniz ama, yarınlarda çocuklarınızı nasıl bir ortam beklediği bilinmediği için bir güvencedir bu topraklar.

Uğraşmak istemiyorsanız, yarıcıya verin, bedavaya toplatın ama TOPRAĞINIZI SATMAYIN .

Horozun yaptığı gibi mısırı inciye tercih etmeyin.

Mısırın bir gün biteceğini, İncinin ise durduğu yerde değer kazanacağını asla unutmayın.

Gelecekte, küresel ısınmalar ve iklim değişiklikleri sonucunda Karadeniz bölgemiz en yaşanılır yerlerden biri olacaktır.

Kaldı ki, bahçesini iyi bir paraya sattığını düşünenler, üç beş yıl sonra ellerindeki paranın getirisiyle bahçenin o günkü değerini yan yana getirdiğinde korkunç bir ZARAR ettiğini anlıyor ama iş işten geçmiş oluyor.

İnanmazsanız büyüklerinize sorun.

Son olarak,

Basacak bir çimeni, yaslanacak bir ağacı olmayan insandan daha FAKİR kimse olamaz.

Herkese Selam,

Herkese Saygı.