“Doğu Anadolu’nun bu güzel ve şirin yerleşkesi, maalesef Türk tarihinin en berbat ve en kahredici bir olayıyla anılır.

Sarıkamış faciası olarak da anılan ve 90 bin askerimizin tek bir kurşun atmadan şehit olmasına neden olan bu trajedi kendisine harbiye nazırı ve başkumandan vekili de denilen ve aynı zamanda saray damadı olan, yarbayken üç ayda sözde paşa olmuş Enver’in aldığı kararlar sonucunda gerçekleşmiştir.

1876-1877 yılları arasında gerçekleşen ve halk arasında 93 harbi olarak da bilinen Osmanlı-Rus savaşı neticesinde Ruslar Kars, Ardahan ve Sarıkamış’ı ele geçirmiş ve Sarıkamış’a çok güçlü bir kolordu yetiştirmiştenlerdir. Başkumandan Enver, bölgenin ordu komutanı Hasan İzzet paşanın ‘bu mevsimde bir harekat yapılamayacağı, harekatın baharda yapılmasının uygun olacağı’ ikazına rağmen onu görevden almış ve kendini 3. Ordu komutanı olarak atamış ve 18 Aralık 1914 de kıtalara taarruz emri vermiştir.

Allahuekber dağları 37 bin şehit verilerek aşılsa da harekat ilerleyememiş ve 60 bin askerimizin soğuktan bir gecede donarak şehit olmasıyla 22 Aralık’ta sona ermiştir.

Burada sorgulanması gereken tarihsel hataların nedenleri olmalıdır, yoksa olup bitenleri yargılamak anlamlı değildir. 90 bin evi aşsız, direksiz, dayanaksız bırakan bu aymazlığın en önemli değilse bile önemli nedenlerinden biri, kanımızca, liyakatsizlik ve buna bağlı olarak denetimsizliktir.

Söz konusu devlet olduğunda karar verme yetkisi olanların doğru olana ulaşması ancak akil bir uzlaşı ile mümkün olabilmelidir.

Yoksa açılan yaraların telafisi mümkün değildir. Sarıkamış olayı tarihimizde çok acı bir olay olarak kalmaya devam edecektir.

Sarıkamış şehitlerine ve tabi ki başta yüce Türk Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize Allah’tan mağfiret dilerken hepsini saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.”