Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in başlattığı ‘Alım Garantili Sözleşmeli Tarım Modeli’ hem üreticilerin hem de ihtiyaç sahibi vatandaşların yüzünü güldürdü. Üreticilerden aldığı ürünleri aşevinde kullanan Büyükşehir Belediyesi, her gün yüzlerce kişiye sıcak yemek hizmeti sağladı.
Ordu’da, tarım ve hayvancılık alanında uygulanan projeler, ekonomik kalkınmanın yanı sıra, sosyal belediyeciliğe de katkı sunuyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in, kırsalda yaşayan vatandaşları üretime teşvik etmek ve gelir çeşitliliğini artırmak için başlattığı ‘Alım Garantili Sözleşmeli Tarım Modeli’ meyvelerini verdi. İlçelerde atıl durumdaki birçok arazi yeniden üretime açıldı.
Bereketli topraklarda, yetişen ürünler ‘Alım Garantili Sözleşmeli Tarım Modeli’ kapsamında üreticiden alındı ve projenin ikinci aşamasına geçildi.
Maddi durumu yeterli olmayan, sağlık sorunları sebebiyle yemek pişiremeyen aileler ile kimsesi olmayan ihtiyaç sahipleri ve 65 yaş üstü vatandaşlar için günlük 2 bin yemek kapasiteli aşevi kuruldu. Aşevi, ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü çiftçilerden karşılayarak, yerli üreticiye de destek oldu.
BÜYÜKŞEHİR 2 BİN KİŞİLİK AŞEVİ AÇTI
Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, üretimi teşvik etmek için başlattıkları projenin, sosyal belediyeciliğin de önemli bir zincirini oluşturduğunu söyledi. Başkan Güler, “Ordu’da 1.5 yıl önce ‘Alım garantili sözleşmeli tarım modeli’ni başlatmıştık. Buradaki amacımız üretimi teşvik etmek ve üreticilerimizi desteklemekti. Şimdi ikinci bir adım olarak, 2 bin kişilik bir aşevi açtık. Çiftçilerimizden satın aldığımız mahsüllerin bir kısmını da aşevimizde pişen yemeklerde kullanıyoruz” dedi.
ÜRETİCİDEN İHTİYAÇ SAHİBİNE DEĞER ZİNCİRİ
“Hijyenik koşullarda, düzenli aralıklarla gıda mühendislerinin kontrolünden geçerek hazırladığımız yemeklerini, ihtiyaç sahibi ve 65 yaş üstü vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz” diyen Başkan Güler sözlerini şöyle sürdürdü; “Kendi ürettiğimiz ürünleri yemeklerde kullanarak, vatandaşlarımıza ulaştırma imkanı bulduk. Böylece üretimi teşvik ettiğimiz ürünleri üreticiden alıp, yemeklerde kullanarak bir değer zinciri oluşturduk.”