Gazetemiz yazarı Alihan Akyazı’nın bu hafta ki köşe yazısı…
“Merhaba değerli okurlar,
Haberleri izlediniz mi, bilmiyorum. Suriye’de Esad rejiminin yıkılmasıyla Türkiye’nin dört bir yanında Suriyeli vatandaşlar bir araya gelip bu durumu sloganlarla karşıladı. Ne yaptıkları ya da neden yaptıkları benim meselem değil. Haklılar mı, değil mi; buna dair bir şey söylemiyorum. “Yapamazlar” da demiyorum. Bu konulara hiç girmiyorum!
Ancak şunu sormadan edemiyorum: 1 Mayıs’ta işçiler grev haklarını kullanmak istediklerinde karşılarına neden barikatlar dikiliyor? Doğa mücadelesinde insanlar toplandığında neden önlerine engeller çıkarılıyor? Emekliler hak aramak için yürüdüğünde, atanamayan öğretmenler seslerini duyurmak için bir araya geldiğinde neden polis ve asker karşılarına geçiyor?
Bu saydıklarım, bizim ülkemizin vatandaşları ve anayasal haklarını kullanıyorlar. Peki, nasıl oluyor da Suriyeliler bu kadar rahat bir şekilde toplanabiliyor? Nasıl bu eylemlere izin veriliyor ya da izin almadan yapabiliyorlar?
Biz, kendi ülkemizde anayasal haklarımızı kullandığımızda mı rahatsızlık yaratıyoruz? Gerçekten merak ediyorum: Biz, bu devletin kaçıncı sınıf vatandaşıyız?
Şunu açıkça ifade etmeliyim ki ne ırkçıyım ne de ayrımcı. Ancak, bu ülkenin vatandaşlarına karşı yapılan çifte standartlar insanı çileden çıkarıyor. Bu durum gerçekten tuhaf. Biz kimiz? Bu soruyu sormadan edemiyorum.
Bilmiyorum, sizler ne düşünüyorsunuz? Ama ben halktan, haktan, hukuktan ve adaletten yanayım. Bu düşüncelerim nedeniyle eleştirileceğimi ya da linç edileceğimi biliyorum. Ama doğru bildiğimi söylemekten asla çekinmiyorum.
Ben bu gazetenin “kötü çocuğu”yum; yalnızca doğruları ve hakkı yazdığım için. Sorgulamak iyidir; insanı geliştirir, yüceltir.
Bu olaylar hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Sevgi ve saygılarımla,”