İçişleri Bakanlığınca 2019’un “Yaya Öncelikli Trafik Yılı” ilan edilmesinin ardından ülke genelinde “Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın” sloganıyla bir kampanya başlatıldı. Bu kampanya çerçevesinde Fatsa’da da halkı ve sürücüleri bilgilendirmek amacıyla bir uygulama yapıldı.
Gelişmiş Avrupa ülkelerinde kendiliğinden işler hale gelmiş olan bu alışkanlığın kazanılması öyle kolay değil. Adamlar yıllarca bunu denemiş, aksayan yönlerini incelemiş, gerekli alt yapı ve eğitim sorununu hallettikten sonra uygulamaya koymuşlardır. Maalesef öyle hemen, hadi uygulayalım demekle bu iş olmuyor.
Önce sürücü eğitilmeli, sonra da yaya…
Sürücü nerede yayaya öncelik tanındığını, yaya da nerede öncelik hakkının olduğunu bilmeli.
Göz ucuyla bir yerde bu uygulamayı görmüş olan yaya, hız sınırının 70 kilometre olduğu Dolunay Mahallesi’nde, ‘nasılsa beni gören sürücü duracaktır’ anlayışıyla kendini yola atarsa, Allah korusun, beklemediği hazin sonla karşılaşabilir.
Hadi diyelim ki yayanın yola çıktığını gören ve ona öncelik tanımak isteyen bir sürücü yavaşlayıp yol versin, bir başka sürücü buna uymazsa, kendisine yol verildiğini düşünen yaya gönül rahatlığı içinde karşıdan karşıya geçmeye çalışırken diğer aracın altında kalabilir. Böyle bir hareket sonucu kaybettiğimiz canlarımız daha önce olmuştur.
Bu uygulamanın hakkıyla nasıl yapılabileceğine değinmek istiyorum.
Şehir içindeki sokaklarda, hız zaten çok sınırlı olacağından, yaya her yerde karşıya geçmek isteyebilir. Bu konuda sürücülerin mutlaka uyarılması ve yayaya yol verme alışkanlığının kazandırılması gerekir.
Şehirler arası yolda ise, öyle her istediği yerden, her istediği zaman karşıya geçmek o kadar kolay olmamalı. Belirli aralıklarla yaya geçitleri zaten var, yaya bir zahmet o yaya geçidine kadar birkaç metre yürümeli ve oradan karşıya geçmelidir.
Zaten bu yaya geçitlerine yaklaşıldığında 50 kilometre hızı gösteren trafik levhaları vardır. Sürücü bu hız limitine uyarsa kaza yapması söz konusu olamaz (acemiliği üzerinden atamamış sürücüler hariç).
‘Bu bana verilmiş bir hak’ anlayışı ile hareket eden yaya, birkaç saniye beklemek yerine, yoğun bir trafik olduğunu göre göre, trafiğin akış hızını kesmemeli, biraz özveride bulunmayı öneriyorum.
Karşıya geçmek isteyen bir yaya, yolun güvenli olduğunun, yalnızca bir aracın geçmesine bağlı olduğunu görünce, bir veya iki saniye bekleyerek o aracın da geçişini beklemeli ve ondan sonra güven içinde geçmelidir. Böylece o aracın hız kesmek suretiyle fren balataları ve yakıt yönünden uğrayacağı zarara neden olmayacaktır. Bu kadarlık da hoşgörü yoksa bu toplum yaşamaya uygun değildir.
Uzun sözün kısası; böyle önemli ve ciddi uygulamalar uzun araştırmalar, denemeler sonucu hayata geçirilmelidir. Öyle; ‘trafik sinyalizasyonu olmazsa olmaz değildir’ anlayışıyla hareket ederseniz insanları göz göre göre öldürürsünüz.
Allah sonumuzu hayır etsin diyerek bu uygulamanın en zararsız şekilde yürümesini diliyoruz.
ŞEHİTLER HAFTASI 
BU YAZIYI HİLMİ GÜLER OKUSA KEŞKE
ÇOCUKLARI KULLANARAK ELDE EDİLEN KEYİFLER…
İSLAM’DA BAŞÖRTÜSÜ
Ali ZEREN
ALİHAN AKYAZI
Ayşegül ÖZDEMİR
Coşkun ERMEK
Dadyan Arslan ÇIĞTAY
Dila Nur Akyazı
Fatin HAZİNEDAR
Furkan Selemen
Haluk Ekiz
Haydar Melek
Hilal SERİN
Konuk Yazar
Melike Özkelle
Muharrem Dürümlü
Sercan Çakmak
Yiğithan KAYTAZ
Yusuf Yakan
Sevgili kardeşim engin bu uygulamanın ulkemizde Hayata geçmesi imkansız diyeceksinki abi neden bukadar karamsarsın bizde herşey suistimal edildiğinden avrupada herkez bilinçli yinede bunu kaleme aldığın için çok teşekkür ederim sana sağlıkla kal