Fatsa’da bu öğretim yılında eğitime başlayan Mektebim Okulu 2 ay olmadan tabelasını söküp kaçtı.
Bu yılın mart ayında görkemli bir törenle tanıtım toplantısı yapılan Mektebim okullarının kurucusu Ümit Kalko’nun açılış konuşmasından bir bölümü vererek haberimize başlamak istiyoruz: “…Mektebim Okulları, kurulduğu günden bu zamana eğitimden kazandığını eğitime yatıran, eğitim dışında başka hiçbir alanda para kazanma amaçlı yatırımı olmayan, vatanını, milletini seven toplumun tüm kesimlerine eşit seviyede duran, siyasi partilerle, vakıflarla veya cemiyetlerle hiçbir ilişkisi olmayan, milli ve manevi değerlere sahip çıkan, akıl ve birim yönünden giden bir eğitim kurumudur…”
İşte böyle şatafatlı sözcüklerle tanıtılan okul Fatsa’da onlarca ailenin parasını alıp kayıplara karıştı. Soygun niteliğindeki bu sahtekarlığın mağdurlarından bazılarını dinledik.
Geçmişte birlikte gazetecilik yaptığımız, ama şu an başka alanlarda rızık peşinde koşan arkadaşımız Şinasi Oruç’un oğlu Metehan da Mektebim okulunun öğrencilerinden biri. Çocuklarının öğrenim işiyle yakında ilgilenmeyi üstlenmiş olan anne Çiğdem Oruç okula kayıt işleminden başlayarak bugüne kadar olan gelişmeleri şöyle anlattı: “Türkiye genelinde adından söz ettiren bir okul olarak Mektebim okullarının Fatsa’da açıldığını duyunca adından dolayı, güvenilirliğinden hiç şüphe etmeden çocuğumuzu bu okula kaydettirdik. Fatsa’da açılışı bu yılın mart aylarında olmuştu. Burada temsilcisi olan bir bayan bize okula ilk kayıt yaptıranlara erken kayıt indirimi uygulandığını söyledi. Biz de nasılsa kayıt yaptıracağımızı düşünerek ilk kayıt yaptıranlardan olduk. Ücret olarak da 14 bin lira istediler. Bunun yarısını peşin olarak, kalan kısmını da temmuz ayına senet olarak verdik. Bu arada, okulun açılmasının gecikeceği şeklinde bazı söylentiler çıktı. Ama okul öğretim yılının başında öğretime açıldı. O arada bazı velilerle tanıştık, bazı konuları paylaştık. Okul ücretinde değişik rakamların olduğunu gördüm. 13 bin liralık bir ücretle kayıt yaptıranlar olduğu gibi 10 bin liradan bile öğrenci alındığını öğrendim. Bizim için önemli olan çocuğumuzun iyi bir eğitim görmesi idi. Bu arada 2 bin lira da kitap parası olarak aldılar. Taşıma ücreti, servis parası olarak 1400 lirayı da peşin aldılar. Hiçbirine itiraz etmedik. Kıyafetlerimizi de aldık ve okula başladık. Bu arada okul sahibinin konkardato ilan ettiğini ve okulun kapanma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu şeklinde söylentiler kulağımıza gelmeye başladı. Hatta bu arada öğretmenler de dahil, personelin maaş alamadığını da duyduk. Okulu henüz öğretime hazır olmadan açılmıştı zaten. Alt yapısını tamamlanmamış, doğal gaz bağlanmamış, çevre düzenlemesi yapılmamış şekilde açılmıştı. Bir ara duyduk ki okul kapanıyormuş. Gördük ki bir gece yarısı tabelayı sökmüşler. Merkezden bir yetkili geldi. Bize güya yol gösterdi. Bu okulun başka bir firmaya devredildiğini ve kimsenin mağdur olmayacağını söyledi. Çevremizdeki özel okullarla anlaştıklarını ve o okulların bu okulun öğrencilerini hiçbir ücret talep etmeden, sadece kitap parası alarak kabul edeceklerini söyledi. İşin maddi yanını bir tarafa bırakalım, okula yeni başlamış bir çocuk belli bir alışma süresi yaşar. İki aylık süre içinde çocuklarımız okuluna, öğretmenine ve arkadaşlarına alıştılar. Bu olay onların psikolojik durumlarını da olumsuz etkiliyor. Bütün bunların sorumluluğunun hesabını birileri vermeli. Burası devletimizin, Milli eğitim Bakanlığının denetiminde değil mi? Böyle bir olaya nasıl izin verirler? Bunu bir türlü anlayamıyorum.”
HUKUK YOLUYLA HAKKINI ARAYANLAR
Başka birkaç veliden aynı yakınmaları dinledikten sonra haklarını hukuk yoluyla arayanların başvurdukları avukatlar Nur Hilal Gündüz ve Zühal Özaydın’dan konu ile ilgili hukuki süreç hakkında bilgi almak istedik.
Avukat Nur Hilal Gündüz davayla ilgili şu bilgileri verdi: “ Biz şu anda okulun durumunu tespit ettirdik. Okulun eğitime devam edip etmediğini araştırdık. Zaten okul bitmeden yani öğretime hazır olmadan açılmış. Öğrenciler okuldayken, dersteyken inşaat devam etmiş. Okulun içinde birçok alanda noksanlıklar var. Bunların tespitini yaptırdık, veliler adına savcılığa şikayetimizi ilettik. Maddi ve manevi tazminat davası açtık. Velilerin şu an ödedikleri yaklaşık 15 bin lira civarında bir masrafları olmuştur. Bunun tazmin edilmesini istedik. Ayrıca manevi olarak da bir yıpranma söz konusu. Havaların soğumasıyla birlikte okulda son bir ay içerisinde çeşitli elektrikli cihazlarla ısıtma yoluna gidilmiş. Elektrik, su gibi ihtiyaçlar halen şantiye üzerinden kullanılıyor. Bizim tespit için gittiğimizde elektrik tamamen kesilmişti. Okulda çok eksiklikler var ama öğretmenler bunu hissettirmemeye çalışıyorlar. Okulun yetkilisi olan müdür de olayı belli etmemek için; “önemli bir durum yok. Bu eksiklikler giderilecek. En kısa zamanda her şey yoluna girecek” şeklinde velileri oyalamaya çalışıyor. Ama bir gece tabela indirilince Mektebim kurumunun yetkilileri gelmiş merkezden, velileri, sizi başka okullara göndereceğiz, sizi mağdur etmeyeceğiz, gerekirse paranızı iade edeceğiz şeklinde birkaç gün oyaladılar. Okulu başka bir kuruma devredeceklerini, bu öğrencilerin gene bu okulda öğrenimlerine devam edeceklerini söylediler. Bu insanlar bir hafta oraya buraya başvurarak bir çare aramaya çalıştılar. En büyük mağduriyeti de çocuklar yaşadılar. Üzülenler, ağlayanlar oldu. Öğretmenlerinden ayrılmak istemeyenler oldu. Kelimenin gerçek anlamıyla psikolojik bir yıkım yaşadılar. Bu çocukların ailelerinin çoğu dişinden tırnağından arttırıp çocuğunun iyi bir eğitim alması için çabalayan kişiler. Hatta bazıları bu masrafı karşılamak için kredi bile çekmiş. Bu okul, velilerin kolay kredi alabilmeleri için bankalarla da bir diyalog kurmuş. Bu arada bu okulda çalışan, başta öğretmenler olmak üzere diğer personel de mağdur. Hepsinin iş ilişkilerini feshetmişler.”
ANKARA’daki OKULUN MAĞDURİYETİ GİDERİLMİŞ
Ulusal basında çıkan haberlerden; Ankara’nın Keçiören ilçesinde bir okulun da aynı şekilde kapandığını ama onların mağduriyetlerinin çeşitli yollarla giderildiğini öğreniyoruz. Ankara’nın başkent olması nedeniyle oradakilere sahip çıkıldığını, ama Fatsa’da olaya sahip çıkan olmadığını da dile getiren velilerin uyarısıyla resmi makamlardan bu konuda bilgi almamız gerektiğini düşündük.
MİLLİ EĞİTİM NE DİYOR
Olayın resmi gelişmelerini öğrenmek için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden de bilgi almak için bu resmi kuruluşumuzun yolunu tuttuk.
İlçe Milli eğitim Müdürlüğünden çok net bir açıklama olmasa da; bir özel okulun açılması ile ilgili tüm resmi yürütmenin bakanlıkça yapıldığı, velinin öğrencisini hangi okula vereceği konusunda tamamen özgür olduğu, okul yönetimi ile veliler arasında karşılıklı bir anlaşmanın geçerli olduğu, bununla ilgili milli eğitim müdürlüklerinin olaya karışma yetkilerinin olmadığı ilçe milli eğitim müdürlüklerince ise yalnızca okulun açılış, kapanış tarihlerinin izlendiği, eğitim ve öğretim kurallarına uyulup uyulmadığının gözlemlendiği dışında bir işlem yapılmadığı şeklinde görüş olduğunu gördük.
Bütün bu araştırmalar sonucunda küçük gibi görünen ama mide bulandıran bu soygun olayının veliler ile adalet sistemini karşı karşıya getirdiği çok açık bir şekilde ortaya çıktı.
Yaptığımız haberin işleniş aşamaları dikkate alındığında, bu haberi yaparken birilerinin istek veya çıkarları doğrultusunda bir haber yapmanın gazetecilik ilke ve anlayışıyla bağdaşmadığını açıkça ortaya koymaya çalıştık. Okuyucuya ilettiğimiz bilgilerin tamamı ilgili ve yetkili kaynaklardan alınmıştır. Birilerinin rahatsız olması bizim tarafsız haber yapma prensibimizi etkilemez.
Bu olayla ilgili hukuki ve idari gelişmeleri yakından izlemeyi ve elde ettiğimiz bilgileri okuyucumuzla paylaşmayı sürdüreceğiz.