Mazhar Tanrıkulu; Fatsa’da ilk sanayi kuruluşunu gerçekleştirip 300’den fazla işçinin çalıştığı bir fabrikayı işletirken ortaya çıkan bir ekonomik kriz nedeniyle faaliyetini başka bir bölgemizde devam ettirmek zorunda kalan bir iş adamımız.
İş yerine yakınlığı nedeniyle Ankara’da ikamet etmekte ama Fatsa’yla bağını hiç koparmamış olan hemşerimiz, her ziyaretinde “acaba Fatsa için ne yapabilirim” sorusunu kendi kendine sorarken çevresindekilerle yaptığı görüş alış verişi ile de memleketi için bir şeyler, ama kalıcı bir şeyler yapmanın hayalini kurmaktadır. Gene böyle bir sohbette, Fatsa için bulunmaz bir nimet özelliği taşıyan Sazcılar suyunun boşa akıp gittiğini duyunca bu değeri Fatsa’ya kazandırma girişimi başlattı.
Fatsa Belediyesi’ne 11.09.2013 tarihinde verdiği bir dilekçeyle, Sazcılar suyuyla ilgili tahlilleri yaptırıp, içilmeye ve işletmeye uygun bulunması halinde bu göreve talip olduğunu belirtti.
Her konuşmasında; “ben iki fakülte bitirmiş biri olarak…” şeklinde sözlerine başlayan Fatsa Belediyesi’nin o günkü başkanı, bırakın dilekçeye bir cevap vermeyi, karşılıklı görüşme isteklerine bile bir dönüş yapmadı.
Aradan bu kadar uzun süre geçmesine rağmen herhangi bir sonuç alamayan Tanrıkulu, 23.05.2018 tarihinde Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yeni bir dilekçe ile başvurdu.
O dilekçenin Fatsa’yı yakından ilgilendiren bölümlerinden bir kısmı şöyleydi: “…İlçemiz için bulunmaz bir nimet olan bu suyun, belediye tarafından şehre verilen suyun aynen kalması şartıyla, geliştirilip çoğaltılarak ticari işletme şeklinde Fatsa’ya bir kazanç sağlayacağı düşüncesindeyim. Ancak bunun için önce bir araştırma yapılması gerekmektedir. Bu araştırma için belediyeden hiçbir maddi talebim olmayacaktır. Ancak araştırmamın sonucunda su için; işletilebilir ve dolayısıyla yatırım yapılabilir raporu çıkarsa, her ne kadar bir iş adamı olsam da, benim hiçbir ticari beklentim olmayacaktır, Kurulacak vakıf veya benzeri bir tüzel kişilikle Fatsa’nın tanıtım ve gelişmesine katkı sağlayacak bir işletme ile bu suyun değerlendirileceğini düşünüyorum. Böyle bir kurum, ilçemize sanat, spor, eğitim, sağlık ve benzeri alanlarda destek olacağı gibi, Fatsa’nın ülke ve dünya çapında tanıtımına da ciddi bir katkı sağlayacaktır. Bu tür kuruluşların yaşamını sürdürebilmesi için belli kaynaklara ihtiyacı olacaktır. Sazcılar suyumuzun işletilmesinden elde edilecek gelir bu kaynakların bir kalemini oluşturabilir. Ayrıca, bu kurumun güvenilirliğini kanıtlaması halinde, ihtiyaç fazlası maddi varlıklarını sosyal amaçlı bir kuruluşa bağışlamayı düşünen hayırsever vatandaşlarımız için özendirici bir örnek de olabilecektir. Böyle bir vakfın kurulması aşamasında öncülük etmeyi ben üstlenirim. Daha sonra oluşturulacak bir mütevelli heyet de, belli ilkeler çerçevesinde yönetimi ele alacaktır. Tahlil sonucunun olumsuz çıkması halinde de masrafına katlanırım, kimseden bir talebim olmaz. Tek beklentim; raporun olumlu gelmesi halinde işletme hakkının, yukarıda özetlemeye çalıştığım bir vakfa tanınması olacaktır. Talebimin incelenerek sonucun tarafıma bildirilmesi halinde hiç zaman kaybetmeden çalışmaları başlatırım. Böylece, her ne kadar Fatsa dışında ticaretle iştigal ediyor olsam da, Fatsa’nın tanıtım ve gelişimine katkıda bulunacak bir kuruluş veya kurumun oluşturulmasında bir payım olmasının keyfini çıkarır, yıllardır memleketime hizmet edebilme özlemimi bir nebze de olsa gidermiş olurum diye düşünüyorum. Saygılarımla…”
Dilekçeyi okumaya üşenenler veya dikkatli okumayanlar için bir hatırlatma yapalım. Mazhar Tanrıkulu; bu işletmeden ticari bir beklentisinin olmadığını, elde edilecek gelirin bir vakıf aracılığıyla Fatsa’nın tanıtım ve gelişmesinde kullanılacağını, ayrıca ilk kuruluş maliyetini de kendisinin karşılayacağını dile getirmektedir.
Böyle bir teklife nasıl sıcak bakılmaz
Yukarıda bir bölümünü aktardığımız dilekçedeki teklife bir belediye başkanının ilgi duymaması size biraz tuhaf gelmiyor mu?
Acaba okuma gereği duymamış olabilir mi?
O okumamış olsa bile bu dilekçeyi kaydedip işleme alan memurlarının onu bilgilendirmesi gerekmez miydi?
Tüm bu sorular sorulduğunda alınan yanıt ne olursa olsun, Fatsa’ya çok şeyler kazandıracak bir kaynağın yıllardır boşa akıp gitmesinin hesabını kimler verecek acaba…
Sazcılar suyunun son yıllardaki akış hayatını böyle özetledikten sonra, Fatsa Belediyesi’nin tepesinde yeni bir yönetim oluşunca, Mazhar Tanrıkulu’nun yeni bir girişimde bulunup bulunmayacağını öğrenmek için kendisini bulup düşüncelerini sorduk.
“Ben Fatsa’yı seviyorum ve hiçbir zamanda memleketimden kopmadım” şeklinde sözlerine başlayan Tanrıkulu konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Ortaya çıkan bazı olumsuzluklar beni Fatsa dışında ticaret yapma yoluna yöneltti. Ancak hep gönlümde Fatsa için bir şeyler yapma hayali yatmaktadır. Sazcılar suyunu çocukluğumuzdan beri biliriz. Kilometrelerce uzaktan at sırtında getirilip şehirde satıldığı günleri hatırlarız. Hatta ülke çapında bile adından söz ettirmiş bir su olduğunu da biliyoruz. Öyleyse böyle bir nimetin değerlendirilmesi için bir şeyler yapılmalı diye düşündüm ve böyle bir girişimde bulundum. Olaya ticari olarak bakmıyorum. Bir vakıf oluşturularak Fatsa için hizmetler yapmasını istiyorum. Bir vakfın yaşaması için mutlaka bir kaynağa ihtiyacı olacaktır. Bunun için de en güzel kaynak neden bu su olmasın…
Daha önce yaptığım başvurulara ek olarak bu yeni dönemde de bir başvuru yapacağım. Umarım yetkililer bu kez konuya gerekli duyarlılığı gösterir ve bu suyun artık boşa akıp gitmesinin önüne geçilir.”
Dileriz Sazcılar Suya artık boşa akmaz…