Dolunay Mahallesi’nde yıllardır süren ve can almaya devam eden trafik sorununa bir türlü çözüm bulunamıyor. Özellikle aracın yayaya çarpması şeklinde meydana gelen ve çoğunluğu yaralanma ve ölümle sonuçlanan kazaların önlenmesi için uzun araştırmalar yapıldı (!), kafalar patlatıldı ve çeşitli yöntemler denendi. Ama görülüyor ki bir arpa boyu bile yol alınamadı.
AKLIN YOLU BİRDİR
Dilimizde; “aklın yolu birdir”, “göz var izan var”, “akıl var mantık var” şeklinde deyimler, deyişler vardır. Çözümü ve yöntemi çok açık bir şekilde görülen bazı sorunların çözümünün mantıklı bir tek yolu olduğunu anlatmak için kullanılırlar.
Her işin bir inceliği, göz ardı edilmemesi gereken yönleri vardır şüphesiz. Biz vatandaşlar olarak buradaki sorunun çözümü için, kafamıza göre bazı yöntemler düşündük. Ancak bu işin uzmanı olan sayın büyüklerimizin ortaya koyduğu çözümün yanlışlarını ve sakıncalarını yukarıdaki deyimlerin ışığı altında açıklamaya çalışacağız.
DOLUNAY’DAKİ SORUNUN TARİHÇESİ
Önce Fatsa’nın batısında Dolunay Mahallesi’nin kurulmasıyla başlayan ve hızla büyüyen bu trafik sorununun geçmişine ve gelişimine bir göz atalım:
Karadeniz sahil yolu tüm Türkiye’yi, hatta Avrupa’yı Gürcistan, Azerbaycan ve Rusya’ya bağlayan uluslar arası bir yoldur. Dolayısıyla da çok yoğun bir trafiğe sahne oluyor.
Fatsa ilçesi sınırları içerisinde, çoğunlukla ikinci yarma ve Fatsa kent merkezi arasında, Dolunay Mahallesi’nde yaşayan insanlarımızın sayısının artmasına koşut olarak ciddi ve tehlikeli boyutlara ulaşan bir trafik sorunu yaşanmaya başlandı.
Dolunay Otel’in bulunduğu yere hem araçların dönüş yapabileceği, hem de yayaların karşıdan karşıya geçebilecekleri bir kavşak yapıldı. Ancak bu kavşak yaya geçişine olanak sağlayacak fiziki şartlardan yoksundu. Uluslar arası bir karayolunda karşıdan karşıya geçmek yayalar için büyük tehlike yaratıyordu.
Bu kavşağın 200 metre kadar Fatsa tarafına bir üst geçit yapılarak sorunun çözülmesi düşünüldü. Fatsa Büyük Sanayi arasında hız kısıtlamasına gidildi. Gerek yayaların gerekse sürücülerin bu kurala yeterince uymamaları nedeniyle istenilen sonuç alınamayınca bu kavşağın ışıklandırılması düşünüldü.
Ancak Ünye tarafından gelişteki viraj nedeniyle görüş açısı yeterli olmadığı için bu kavşağın ışıklandırılması uygun değildi.
KAVŞAĞIN YERİ DEĞİŞTİRİLDİ
Bu engeli ortadan kaldırmak için kavşağın başka bir yere kaydırılarak yapılmasına karar verildi. En uygun olarak da bugünkü bulunduğu yer düşünüldü.
Buraya kadar her şey akla yatkın görünüyor.
Bundan sonraki gelişmeleri dikkatle okuyalım.
Yapılan hesaplara göre kavşak için en uygun yer üst geçidin olduğu yer olarak belirlendi. Bunun için üst geçidi kaldırmak gerekiyordu. Öyle de yaptılar, üst geçidi söküp yan tarafta bir yere yığdılar.
Büyük bir özveri ve özenle kavşak tamamlanıp ışıklandırma yapıldı. Ama yan tarafta duran üstü geçit kalıntılarının ne yapılması gerektiği gibi büyük bir sorun çıktı ortaya. Uzun uzun uzmanca düşünmeler ve araştırmalar sonunda, bu yükü daha uzaklara taşımanın çok büyük bir külfet getireceği dikkate alınarak kavşağın 30-40 metre ötesinde bir yere yeniden dikilmesine karar verdiler.
böylece dünyada yaya geçidi olmayan sınırlı sayıda ışıklı kavşağa bir örnek de Fatsa’da gerçekleştirilmiş oldu.
Öyle ya, 30-40 metre ötede bir üst geçit bulunduğuna göre bu ışıklı kavşakta yaya geçidine ne gerek vardı…
Bu işin uzmanları, bu kadar uzun araştırmalar sonucu gerçekleştirdikleri çözümle bölge halkını baş başa bırakıp çekip gittiler.
Daha sonra bu özverili çalışmalarının sonucunu gözleme zahmetine katlanıp bir kere gelip baktılar mı bilmiyoruz. Ama geride bıraktıkları manzaranın sonuçlarına biz göz atalım.
YAYAYA GEÇİT VERMEYEN IŞIKLI KAVŞAK
Önce yayaya geçit vermeyen ışıklı kavşaktan başlayalım.
Vatandaş; hemen önündeki kavşakta araçlara kırmızı yandığında karşıya geçmek varken 30-40 metre ileriye gitmek, sonra da 40-50 basamak çıkıp üst geçitten geçip tekrar 30-40 metre geriye yürüyerek evine gitme zahmetine katlanabilir mi…
Öyleyse ne yapacaktır. Her ne kadar yayanın geçmesi için yeşil ışık yoksa da, taşıtlar dururken kendine böyle bir hak tanıyacak ve kavşaktan geçecektir. Zaten de öyle olmaktadır.
DOLMUŞ ÜST GEÇİTTE DURAMIYOR
Fatsa yönünden dolmuşla gelen bir vatandaş, kurallara sonuna kadar bağlı kalarak üst geçitten geçmeyi düşünse bile gene bir sorunla karşılaşmaktadır. Bu güzergahta dolmuşlar yolcu indirmek için emniyet şeridini kullanmaktadır. Ancak bu üst geçidin altında, yapımı sırasında hesaba katılmadığı için, dolmuşun durup da yolcusunu indirecek genişlikte bir emniyet şeridi bulunmamaktadır. Çünkü o uzman kişiler yolu sahil tarafına doğru genişletirken birkaç metre daha fazla genişletip burada dolmuşların yolcu indirmesine olanak sağlayacak kadar bir genişlik bırakmayı unutmuşlar.
Onlar uzman olduğu için bunu bilgisizlik ve beceriksizlik olarak yorumlamıyor ve unutma olarak değerlendiriyoruz.
Ayrıca, tüm riski göze alarak burada inen bir yolcu üst geçide çıkamamakta, çünkü arada yalnızca yüksek atlama dalında derecesi olanların geçebileceği yükseklikte bir bariyer var.
Öyleyse yapılacak tek şey kalıyor, o da eski kavşağın bulunduğu Dolunay Otel’in önündeki uygun yerde dolmuştan inip, her ne kadar evi tam da indiği yerin karşısında olsa bile, 120 metre Fatsa tarafına doğru yürüyüp, 40 basamak yükselip üst geçitten geçtikten sonra gene 120 metre geriye doğru yürüyüp evine gitmek. Peki bu insana eziyet değil de nedir?
Bakın bu konuda uzman olmayan vatandaş, yukarıda dile getirdiğimiz birkaç deyişe uygun olarak nasıl mantıklı çözümler üretiyor…
1-MANTIKLI AMA KAÇIRILMIŞ FIRSAT: Bir ışıklı kavşağa giren aracın ışığın rengine gördükten sonra gerekli davranışı sergileyebilecek kadar uygun bir görüş açısı olmalıdır. Dolayısıyla önceki kavşağa ışıklandırma yapılması fiziksel olarak uygun görülmemiş olabilir. Acaba bu sakıncayı ortadan kaldırmanın başka yolu yok mudur, yoksa düşünmeye gerek duyulmamış mıdır…
Halk arasında yapılan sohbet niteliğindeki tartışmalarda bu soruna şöyle bir çözüm üretilmişti: Dolunay kavşağının 200 veya 300 metre kadar Ünye tarafına, görüş açısının uygun olduğu bir yere iki direk konularak ikinci bir ışıklandırma yapılabilirdi. Bu da kavşaktaki asıl ışıklandırmaya uygun olarak ayarlanabilir, birinci ışığı kurallara uygun olarak geçen araçların asıl kavşaktaki ışıkta durmalarına gerek kalmadan ve herhangi bir kazaya yer vermeden devam etmeleri sağlanabilirdi. Sözün kısası Dolunay ışıklı kavşağına gelen araçlar için bir önceki kavşak belirleyici olur ve eğer o kavşakta kendilerine yeşil yanıyorsa asıl kavşakta da yeşil yanacak ve yollarına hiçbir engelle karşılaşmadan devam edecekler, kırmızı yanıyorsa da zaten duracaklardır.
2-YENİ KAVŞAKTA YAYA GEÇİŞ HAKKI: Yeni yapılan ışıklı kavşakta yayalara da geçit hakkı verilmeli, hemen yakınındaki üst geçit Dolunay Otel’in önündeki eski kavşağın olduğu noktaya taşınmalıdır. Ayrıca üst geçidi çıkmak zahmetine katlanmak istemeyen vatandaşlara engel olmak için, yolun orta yerine boydan boya, ışıklı kavşak ve üst geçit dışında geçiş fırsatı vermeyecek şekilde bariyer çekilmelidir.
Özellikle yaz aylarında buradaki yaya trafiği dikkate alındığında, denize gitmek için insanların en çok kullandığı yerin de bu eski kavşak olduğu göz ardı edilmemelidir.
Tam karşısındaki noktaya gidecek bir kişiden, 200 metre uzağa gidip üst geçitten geçtikten sonra gene aynı yerin tam karşısına gelmesini istemek hiç de akla uygun ve kabul edilebilir değildir.
3-BİRKAÇ SANİYELİK FAZLA YEŞİL YANMASI: Akşam saatlerinde trafiğin çok yoğun olduğu Fatsa yönünden gelen araçların sola dönüşlerinde çok büyük sıkıntılar ortaya çıkmakta ve zaman zaman trafik ciddi şekilde aksamaktadır. Bu işin çözümü de öyle uzmanlık isteyecek bir şey değildir. Ama biz gene de bir hatırlatalım dedik: Fatsa yönünden gelip sola dönmek isteyen araçlara, Ünye yönünden gelen araçlardan birkaç saniye daha fazla yeşil yanması başka kavşaklarda çok gördüğümüz bir uygulamadır. Bu sayede Ünye yönünden gelen araçlara kırmızı yanarken Fatsa yönünden gelen araçlar sola dönüp hiç beklemeden karşıya devam edebileceklerdir. Hiç olmazsa akşamın belirli saatlerinde bu yola gidilmesi trafiğe bir işlerlik kazandıracaktır.
BU KADAR UKALALIK YETER Mİ?
Her işin kendine göre bir inceliği bir yöntemi vardır. İşin içinde olmayanlar bunu bilmeyebilir. Biz yalnızca “aklın yolu birdir” mantığından hareketle bazı eleştiri ve yorumlar, bunlara bağlı olarak da öneriler getirdik. “Uzaktan davulun sesi hoş gelir” atasözüne uygun olarak da, bizim bu konudaki yanlış bilgi, eleştiri ve önerilerimizi, bu işin böyle olmasına karar veren teknik elemanı sayın büyüklerimiz ve yetkililerimizden, düzeltmesi konusunda ricada bulunuyoruz.