Fatsa Söz Gazetesi / Fatsa'dan Güncel ve Özgün Haberler

Koronavirüs ve Laiklik

Koronavirüs ve Laiklik
Ali ZEREN( alizeren-1@hotmail.com )
Emekli Öğretmen
30 Mart 2020 - 18:33

Yüzyılın en büyük belası olarak değerlendirebileceğimiz bir salgınla karşı karşıyayız. Devlet her türlü önlemi almak zorundadır ve de alıyor. Halkın toplu olarak uğradığı lokanta, kahvehane ve benzeri eğlence yerlerini kimseye sormadan kapatabiliyor. Doğru da yapıyor.
Ancak iş camilere, kuran kurslarına veya dini etkinlik yürütülen kurumlara gelince diyanete soruyor, bir türlü fetva alıyor. Yani bazı kararlarını çok da onaylamadığımız diyanet, “camilerin kapatılması caiz değildir” dese, ortalık salgından kırılıp geçirilse bile bu önlem alınamayacak.
Laikliği dinsizlik olarak gösteren zihniyet neredeyse bunu bile göze alabilecek.

Halbuki burada devleti yönetenler bilimin ışığı altında, ilgili bilim insanlarının görüşünü alarak gerekirse camiyi de, kuran kursunu da, hatta daha ileri gidersek, Kabe’yi bile kapatmakla yetkili olmalıdır. Çünkü bu dünyanın işidir bu, diyanet öbür dünyanın işleriyle ilgili fetva vermelidir.

Çok şükür doğru olan yapılmış ve belki de büyük bir faciadan kıl payı kurtulmuştur Laik Türkiye Cumhuriyeti.

Her zaman büyüksün Atatürk…

İyi ki Osmanlı’nın fetvayla devlet yönetimini laik sistemle değiştirmişsin…

CORONAVİRÜS VE SİYANÜR

Günümüzde geri kalmış birkaç Afrika ülkesi dışında hiçbir yerde uygulanmayan siyanürle altın ayrıştırma yöntemi bir süre önce ilçemiz sınırları içerisinde kullanılmaya başlandı ve ne yazık ki alanını genişleterek de üretime devam ediyor.

Hangi bilgi veya amaçla olursa olsun, bu yöntemin doğa ve dolayısıyla da insan sağlığı açısından herhangi bir zarar oluşturmadığını savunmak insan aklı ile bağdaşmaz. Hele ki bu savunmayı bölgede yaşayan birinin yapması için “aklını peynir ekmekle yemiş” veya “bu işten bir çıkar sağlıyor” olması gerekir.

Son günlerde ortaya çıkan korkunç bir virüs tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Her türlü önleme rağmen ülkemize de sıçradı ve günlük yaşamı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bu virüse karşı bir aşı geliştirilecek ve etkilenenlerin tedavisi yapılacaktır. Umarız en kısa zamanda ve en az zararla bu beladan kurtuluruz.

Siyanür olayında ne aşı ne de tedavi yöntemi vardır. O, işini bitirdikten sonra çekip gidecek ve geride ortadan kaldırılamayacak bir enkaz bırakacaktır. Dolayısıyla Coronavirüs’ten çok daha büyük tehlike çanları Fatsa ve bölge için çalmaktadır.
Korku ve kurgu filmlerinde gördüğümüz çöle dönüşen yeşil alanların gerçeğini çevremizde görmeye başladık ve ne yazık ki giderek büyümüş halini de görmeye devam edeceğiz.
Siyanür alanının bulunduğu bölgede bulunan Sazcılar köyünde yıllardır çıkmakta olan bir kaynak suyu vardır. 20 yıla yakın zamandır değerlendirilemeyen ve boşa akıp giden bu su kaynağı Ordu Büyekşehir Belediyesi’nce ihale ile işletmeye verildi. Bunu haber yapan bazı gazeteci arkadaşlarımız, ülkemizi 20 yıla yakın bir zamandır yöneten siyasi anlayışın uyguladığı yandaşı koruma ve kollama görevi çerçevesinde ihale edilmiş olacağını düşünmüş olmalı ki, ihalenin sonuçlanmasının hemen ardından tavırlarını ortaya koydular. Siyanürle altın üretimi yapılan alana 500 (beş yüz) metra uzaklıkta olduğunu vurgulayarak hemen muhalefete başladılar.

Sazcılar suyunun ihaleden önce birkaç kez tahlilinin yapılarak ihaleye girme kararı alındığını yakından izmleyenlerden biriyim. Ayrıca maden alanındaki kirliliğin toprak yoluyla bu suyun çıktığı kaynağı etkilemesi de akılla bağdaşmaz. Çünkü iki nokta arasında birkaç dere tepe bulunmaktadır. Siyanürlü alandan su kaynağına borularla bile bu zehri nakletmek oldukça zordur.

Aradaki uzaklığın çok daha fazla olduğunu tahmin ettiğim için, teknolojinin sunduğu nimetleri de değerlendirerek bu uzaklığın 7 bin 200 metre olduğunu gördüm. Bunu da haber metninin altına bir bilgi olarak yazdım.
Hemen benim paylaşımıma karşılık olarak şu yorumu aldım: “sayin ali bey.konu hakkinda yani bolge hakkindaki projelerle alâkalı sıfır bilgilere sahipsiniz.bilmeden bilgiclik taslamak hicte hos degil.bolge hakkinda bilgi sahibi olmaniz icin banada danışabilirsiniz.mesafenin 500 metre oldugu konusunda sizi ikna edebilirim.sa cilar suyu mesafesiyle bahceler köyunun hicmi hic alakasi yoktur.konuyu iyi arastirırsaniz ögrenirsiniz. (Paylaşımı kopyala-yapıştır yöntemiyle yapıyorum. Yazım yanlışları bana ait değildir. Öyle kabul edilirse, metnin içinde de itham edildiğim gibi, bilgisizliğim ortaya çıkabilir)
Ben de konuyu aydınlığa kavuşturmak için şu karşılığı yazdım:
“ Ben kaynakla maden sahası arasındaki uzaklığı belirttim sadece. Siz 500 metrede ısrar ediyorsanız birlikte ölçer doğruyu buluruz. Ayrıca ben en az sizin kadar, belki de sizden daha fazla karşıyım siyanür olayına. Ama yanlış bilgilendirmeyi düzeltmek de benim görevimdir”.
Benim yazıma jet hızıyla karşılık geldi:
“ bolgedeki altin madeni ruhsatsahasi konusunda bilgi sahibi olmadığinizdan dolayı,sazcilar suyunu bahceler koyuyle iliskilendirmissiniz.bu sizin konuyla alakali bilgi sahibi olmadiğinizi gostermistir..siz bu bilginizle kimseyi bilgilendiremezsiniz.aksine yanlis bilgilerle ortalıği bulandırırsıniz”(yazım yanlışlarından burada da ben sorumlu değilim).
Aynı ifadeler ve aynı imla yanlışları ile gelen paylaşımı buraya aldım. Ben siyanür olayından bu suyun etkilenmediğini falan savunmuyorum. Yalnızca belirtilen uzaklığın doğru olmadığını söylüyor ve doğrusunu yazıyorum.

HES SUYU TÜKETMEZ

Daha önce de, beni bilgisizlikle suçlayan bu arkadaşın bir paylaşımına karşılık yazmış ve kendisini bilgilendirmek ve aydınlatmak istemiştim. Belki de oradan bana kafa takmış olabilir.

Gene böyle bir paylaşımında; “yukarılarda yapılan HES’ler yüzünden Elekçi Deresi’nin kuruduğunu ve Fatsa’ya buradan su sağlayan kuyulardan artık su alınamadığını” yazmıştı.

Burada da; HES’lerin zararı olmadığı şeklinde herhangi bir iddiada bulunmamış, HES adı verilen elektrik santralarının su tüketmediğini, ama belli bir yükseklik kazandırılmak amacıyla bazen toprak altında, bazen borular içinde, bazen de bir değirmen arkı şeklinde yatağının değiştirildiğini yazmıştım.

Sonuna da şunu eklemiştim: Elekçi Deresi üzerine ne kadar HES yaparsanız yapın, o dere bir gram bile su eksiltmeden denize ulaşacaktır.

Son olarak; Sazcılar Suyu’nun siyanür olayından etkilenip etkilenmeyeceği konusunda kesin bir belge yoktur. Ancak etkileniyorsa veya etkilenecekse, o bölgede 20 kilometre çapında çizilecek bir dairenin içindeki hiçbir kaynak suyu sağlıklı olmayacaktır. Çünkü yakından ilgilendiğim Sazcılar kaynağı yüksekliği neredeyse 800-900 metreyi bulan bir tepenin tam dibinde yer yüzüne çıkmaktadır. Dolayısıyla toprak yoluyla etkilenmesi söz konusu olmadığına göre, ancak havadan, buharlaşma ve yoğunlaşma yoluyla toprağa inip, oradan da toprağın altındaki kaynağı kirletecektir. Eğer öyle oluyor veya olacaksa o bölgede, önce toprak üstündeki canlılık etkileneceği için, ne bir meyve, ne bir sebze, ne bir yeşillik kalacaktır. Kısacası canlı kalmayacaktır, insan ve hayvanlar da bu canlıların içindedir.

İşte CORONAVİRÜS’ten daha büyük tehlike: SİYANÜR…

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
KÖŞE YAZARLARI

Copyright © 2020 / Fatsa Söz Gazetesi / Tüm hakları saklıdır.