Markete pazara çıktığımızda meyve sebzelerin üzerinde konulan organik yazıları. Her şey organik diye bağıran satıcılar.
Ne yapacaksın ki yemeyip, başka çare yok ki. Gerçek olup olmadığını nereden bileceksin. Sorduğunda ise hemen halihazırda olan cevaplar; tabii ki dalından toprağından yetişti, tesislerden üretip çıkarmadık ya.
Bildiğimiz üzere organik doğal beslenenler antibiyotik ve bakterilere karşı savunmalı olduğunu, organik sütte yumurta da vs. daha fazla omega var. Ve birçok örnekleri de var elbette. Gerçek organik ürünlerimizde, tarımsal kimyasal ilaçlar, gübreler, hormonlar kesinlikle yok.
ÜRETİM KOŞULLARI OLDUKÇA GÜÇ
Organik ürün yetiştirmek bir hayli zor bir durum. Zahmet istiyor, kontrol etmek istiyor. Organik olmayan bir ürüne karşı yarış içinde olmayan bir fiyat belirlemiyoruz. Hep derler ya hani elmanın armudun kurtlusunu yiyeceksin diye ‘en iyisi bu’ fakat kimse diğer parlak, kıpkırmızı büyük meyve ya da sebzeler dururken tercih etmeyiz.
DENETİM ALTINDAKİ TARIM
‘Denetleyici tarım’ daha gerçekçi. Buraya baktığımız zaman organik savı yok. Ama kullandığımız bitki ilaçları, kimyasal gübreler vb. en önemlisi de kontrollü ve denetim altında yapılması.
Denetim altındaki yaptığımız bitkiye atılan ilaçlar, hormon bitki yapısı içinde henüz atılmadan, bozulma aşamasına gelmeden ürün hasat edildiğinde insana geçebilir. Ülkemizde yetişmiş birçok ziraat mühendisimiz var. Fakat meşgul ya da işsizler. Kontrolde ve bu tür ilaçları reçete ve uygulamasında görev alabilirler. Gerçi durum böyle iken, devlet zirai mücadeleyi ve düzenlemeyi geçersiz saydı.
NASIL GÜVENECEĞİZ
Hatırlayanlar bilir, Çernobil faciasından sonra zamanın bakanları çayı yudumlayarak içmediler mi? ‘Bana bir şey olmadı’ demediler mi?
Organik belgesini para ile aldığımız şu ülkede, biz insanlar neye nasıl güveneceğiz. Bilirseniz eğer söyleyin.
SAĞLIKLI GÜNLER DİLERİM…