“Bildiğiniz üzere biz, aylık basılı gazete, haftalık canlı yayın programları, anlık ise internet sitemiz ve sosyal medya hesaplarımızdan yayınlar yaparak sizlere ulaşan Fatsa Söz Gazetesiyiz.
Zaman zaman hem yazdık, hem konuştuk, “Küçük yerlerde gazetecilik yapmak zordur” diye…
Gazetecilik denince aklımıza, halkın her türlü olaydan haberdar edilmesi geliyor. Ancak Fatsa ya da küçük yerlerde bazı olayların herkes tarafından bilinmesi, herkesin hoşuna gitmeyebiliyor.
Baştan söyleyeyim bu yazdıklarım, gazetecilik silahı ile insanları hedef alan ve ahlaksızca haber yapanları ilgilendirmiyor. Boşuna zahmet edip okumasınlar…
Fatsa’da gelişen olaylarda gazeteciler bazıları tarafından hemen kara listeye alınıyor… Neden?
Çünkü bazı şeyler aleni bir şekilde bilinmesine rağmen, haber olarak bir gazetede ya da gazetenin sosyal medya hesaplarında çıkınca doğal olarak herkesin duyduğu kabul ediliyor.
Haliyle kusuru olanlar ciddi şekilde rahatsız oluyor. O haberi 10 kişi okumuşsa bile, tüm ülke okumuşçasına yaygara yapılıyor. Bu haberi yapan gazete veya gazeteci ise bazıları tarafından kara listeye alınıyor.
Herkesi aynı anda mutlu edemediğimiz için biz gazetecileri eleştirmek, küçümsemek çok kolaydır. Ama unutmayın bu memlekette yaşayan tüm meslektaşlarım bir kamu hizmeti veriyor. Yani toplum yararına çalıştığımız unutulmasın.
Hiç ayrım yapmadan canlı yayın programlarımızda ağırladığımız siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarının başkanları da gazeteciler arasında ayrım yapmasın.
Seçim zamanı gazeteciler bizim için önemli diyerek ilan, reklam vs. verenler, seçim sonrası tavırlarını değiştirmesinler.
Siz her ne kadar, “Yerel medyanın bize ne katkısı var ki” diye düşünüyor olabilirsiniz ama bugün eleştirdiğiniz gazetecilerin yarın seçim zamanı gönlünü almanız zor olacaktır. Şimdiden hatırlatayım.
Tüm gazeteci arkadaşlarım kendilerine verilen değerin inanın farkındalar.
***
“Rahmet ve Minnetle Anıyoruz”
Gerek Türk tarihinde gerekse dünya tarihinde unutulmaz zaferler kazanmış yüzlerce komutan, devlet kurmuş onlarca liderler var. Az ya da çok bu liderler tarih sayfalarındaki yerini almıştır ancak Atatürk, farklı bir yere sahiptir.
Atatürk’e bu topluma miras olarak ne bıraktığı yönünde bir soru soruluyor Atatürk’te şu karşılığı veriyor…
“Ben manevi miras olarak hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
Bence bu bakış açısı, Atatürk’ü bir komutan ya da lider olmaktan öteye taşımış…
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 83. yıldönümü… Onu rahmet ve minnetle anıyoruz.”