Fatsa Söz Gazetesi / Fatsa'dan Güncel ve Özgün Haberler

PİYASALARDA NE VAR NE YOK

PİYASALARDA NE VAR NE YOK
19 Ocak 2019 - 22:06

Halk arasında dolaşırken seçim konusu açıldığında mutlaka geçim de gündeme geliyor. Hem esnaf, hem de vatandaş dertlerini dile getirirken bir de piyasalardaki durumun gerçek belirleyicisi esnafla da görüşelim dedik.

Ekonominin en önemli sektörlerinden biri olan inşaat dalında faaliyet gösteren Melek Yapı İnşaat firması sahibi Ertuğrul Melek ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Fatsa’da ticari yaşam ne durumda, işçinin veya işverenin, esnafın veya müşterinin sorunları nelerdir şeklindeki sorumuza Ertuğrul Melek şöyle açıklama getirdi: “Ben 1991 yılından beri inşaat sektörünün içindeyim. Boyacı ustası olarak başladığım bu alanda 5 yıl önce, gene bu sektöre hitabeden kendi işimi kurdum. Her ne kadar kendi iş yerim olmasa da usta olarak yaptığım işlerde çok miktarda malzeme kullanıyorduk. Bu malzemeleri kendi iş yerimizden alarak mesleğimizi devam ettirmeyi düşündük. Böylece işe başladık. 5 yıl önce bu iş daha verimliydi. Çok uzun bir süre olmasa bile bu süreçte işimizi bayağı geliştirdik. Ancak şu son bir buçuk yıldır işler kötüye gitmeye başladı. Bunun temelinde de ihtiyaç fazlası inşaatın yapılması olduğunu düşünüyorum. Bir iş yapıyorsun, müteahhit yaptığı konutu satamadığı için senin paranı ödeyemiyor. Sen ödemelerini yapmakta zorlanıyorsun. İşçine, elemanına ücret vereceksin, sıkıntı çekiyorsun. Bu, zincirleme tüm piyasayı etkiliyor.
Bugün inşaat sektörünün durduğunu söyleyebiliriz. Bu sektör Türkiye’nin lokomotifidir. Lokomotif durursa gerideki vagonlar gelmez. Bu alanda çok büyük sayıda istihdam söz konusu. Bu kadar insanın şu anda bir bölümü işsiz kalmış, geridekiler de işsiz kalmak tehlikesi ile karşı karşıya. En basitinden kendimden örnek vereyim. Benim 48 çalışanım vardı. Ama bu sayıyı 19 kişiye indirdim. Bu son 6 ayın bilançosudur. Bu böyle giderse bundan sonra ne olacağını kestirmek de zor değildir. Çünkü piyasa şartları bunu gösteriyor. Biz genellikle müteahhitle iş yapıyoruz. Onlar satış yapamayınca bizim paramızı ödeyemiyor.
Bu işin bu boyutlara ulaşmasına, bizim arz fazlası dediğimiz, ihtiyaçtan fazla inşaat yapılmasının neden olduğunu söyledik. Tabii bir de bu işten anlayan, anlamayan herkesin müteahhitliğe soyunması da önemli etkenlerden biri. Bu piyasada işin ehli olanlar değil de her aklına esen kalkıp inşaat yapmaya kalkışınca işin kalitesi de, dengesi de bozuluyor. Bence en büyük problem burada yatmaktadır. Bakıyorsun kuyumcu müteahhit olmuş, tekstilci müteahhit olmuş, marketçi müteahhit olmuş, lokantacı müteahhit olmuş, fındık tüccarı müteahhit olmuş. Elinde bir miktar parası olan bu işe girişiyor. Bu sefer de hesap kitap yapılmadan inşaat yapılıyor. Dolayısıyla ihtiyaçtan çok fazla konut yapılıyor. Arz-talep dengesi alt üst oluyor. Basit bir örnek vermek gerekirse, 500 konuta ihtiyaç olan yerde tutup da 1000 konut yaparsan 500 tanesi elde kalacak. Yeni alıcı beklemek zorunda kalacaktır. Bu da ödeme dengesini bozuyor. Ha bu arada şunu da unutmayalım. Dediğimiz gibi herkes inşaat yapmaya kalkışınca arsa fiyatları da yüksek bir artışa geçiyor. Bu da maliyeti yükseltiyor. Bunun da satışlarda olumsuz etkisi görülüyor. Vatandaş bir miktar birikim yapmış bir ev almayı planlıyor. Ama bir bakıyorsun daire fiyatları fırlamış, onun hesabını aşmış, vatandaş ne yapacak, almaktan vazgeçiyor. Bir süre daha dişini sıkmayı tercih ediyor.
Burada bir de döviz kurlarından söz edelim. Bizim kullandığımız malzemelerin neredeyse tamamı petrol ürünü ve dövize bağlı olduğu için döviz kurlarındaki oynamalar piyasayı sarsıyor. Bunu da gene bir örnekle açıklayalım. Geçen yıl 200 liraya sattığımız boya bugün 450 lira. 40 liraya sattığımız bir paket köpük oldu 95 lira.
Şu anda döviz biraz geri geldi diyebilirsiniz. Ama döviz arttığı zaman fiyatlara uygulanan zamlar, döviz geri geldiği zaman geri gelmiyor. Yani bu döviz artışını bizim milletimiz kendi çıkarları doğrultusunda değerlendiriyor.
Gene bu döviz artışına bağlı olarak bankaların kredilerde uyguladığı faiz oranları da yükselince vatandaş kredi çekerek konut almayı düşünürken bu işten vazgeçiyor. Bu da başka bir etken. Buna da örnek verelim. Diyelim ki önceden bir kişi 50 bin lira kredi çekip bir daire almak istese, 80-85 bin lira geri ödemeyi göze alarak bu krediyi kullanıyordu. Ama şimdi ise 50 bin lira krediyi 100 bin liranın çok üstünde bir miktar olarak geri ödemek zorunda kalıyor.
Önümüzde bir yerel seçim var. Seçilecek yeni başkanımızdan bazı isteklerimiz olacaktır. Bunların en başında, şu çarpık yapılaşma ile ilgili köklü bir çözüm bekleriz. İmara yeni açılan yerlerde şehircilik planına yakışır bir imar planı uygulanmadı. Özellikle Dolunay tarafında bu çarpıklık son haddine geldi. Birinin arsası var gidiyor 15 katlı bir bina için ruhsat alıyor. Bir başkası gidiyor 20 katlı izin alıyor. Öte yanda 4 katlı başka bir bina var. Hem çok çirkin bir görünüş, hem de nefes alma, oksijen açısından insan sağlığını olumsuz etkileyen uygulamalar bunlar. Caddeler, sokaklar eğri, büğrü, düzgün bir yol yok. Belediyeden bu konuda düzgün bir uygulama bekleriz. Şu anda imara açılmayı bekleyen birçok yerimiz var, kentsel dönüşüm için bekleyen mahallelerimiz var. Oralarda bari bu yanlışa düşülmesin isteriz. Hangi partiden, kim gelirse gelsin ben yeni yönetimden bunu beklerim.”

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
KÖŞE YAZARLARI

Copyright © 2020 / Fatsa Söz Gazetesi / Tüm hakları saklıdır.